28 Temmuz 2016 Perşembe

Folk & Rock - 3

SEASICK STEVE
Sonic Soul Surfer
Imports



2000’lerle birlikte birden ismini duyuran bir isim Seasick Steve.  Çok yönlü bir müzisyen olmasının yanı sıra gitar işçiliği ve traktörlerle ilgilenmesi de cabası. Müziği öyle çok fazla geleneksel kokmuyor mutlaka içerisinde modern unsurlar bulabiliyorsunuz. Aslında blues ve folktan oldukça besleniyor ama kendi ürettiği ilginç isimli gitarların yarattığı o ambiyans nedeniyle şarkı formatı bambaşka hale bürünüyor. İlk albümü “Cheap” ve ardından gelen “Dog House Music” safi Amerikan müziği kokan çok ilginç albümlerdi ancak sonraki çalışmalarında kendi tarzını yarattı ve kemik dinleyiciler edindi. Bu son albümü de kendisinin artık yüksek mertebelerden seslendiği blues dinleyicilerini mest eden bir yapıya sahip. 

Folk ve Slide gitar tarzını bambaşka potalarda eritmesi ve daha çok geleneksel blues , bluegrass ve folk müziğe yakın durması bu albümün en dikkat çekici unsurlarından. Seasick Steve’in bir sonraki albümde neler yapacağını pek tahmin edemiyorsunuz gerçekten. Bu özelliğiyle parmakla gösterilen bir müzisyen olmasının yanı sıra kendisini dinlediğiniz zaman Amerika’nın o puslu yollarında arabanızla seyrediyor olmanız da olası bir şey. “Sonic Soul Surfer” bu senenin en iyi blues albümlerinden biri olmaya aday. 


SARAH MACDOUGALL
Grand Canyon
Rabbit Heart Music




Kanadalı genç şarkı yazarı  Sarah Macdougall Indie pop tarzındaki hatırı sayılır işleriyle dikkat çekmeye başladı. “I don’t want to be alone anymore” adlı ilk EPsiyle sadece Kanada ve çevresinde duyurduğu ismini “Across The Atlantic” adlı albümüyle iyice dinleyicilerin beynine kazıdı. “Grand Canyon” ise son çalışması kendisinin. Indie Pop sureti çerçevesinde yer ettiği tarzı yer yer elektronik sulara da açılıyor. Gerçekten de hem yürürken hem de bisiklet üstünde yazdığı ilginç şarkılarıyla bazen eğlenceli bazen de çok duygusal ve melankolik duygularda yaşatıyor insana. 

Bu albümde özellikle açılış şarkısı “I Want to see the light (lost from our eyes)” son zamanlarda dinlediğim en iyi beste. İsveççe olarak icra ettiği yoğun hüzün bombardımanı  “Malmö i mitt hjärta” ve albümle aynı ismi taşıyan “Grand Canyon” çok çok iyi çalışmalar. Kanada’nın kendi doğasından feyz alıp bunu kendi ruhuyla birleştirip öyle önümüze sunan bir kişilik Sarah Macdougall. Hisli ve yaratıcı. 


LAURA MARLING
Short Movie
Virgin



İngiliz şarkı/şarkı yazarı kategorisinin en yeni temsilcilerinden bir tanesi olan Laura Marling’in folk müzik çerçevesinde geliştirdiği o büyülü tınılar sayesinde bugün kendi kemik dinleyicisini gerçekleştirmesi tesadüf değil.  “I Speak Because I Can” ve 2013 albümü “Once I Was An Eagle” ile gerçekleştirdiği başarı sayesinde alternatif dinleyicilere de bir şeyler sunması, çok geniş bir alanda eserler yaratması ve Ruthann Friedmann, Sibylle Baier ve Joni Mitchell’dan aldığı feyz sayesinde de onları takip neticesinde çok doğru işler yapan bir sanatçı kimliğinde duruyor. 

“Short Movie” albümü ise hareketli ve yavaş tınılardaki bestelerin dengelendiği, yer yer gitarın Laura Marling’in sesine eşilk ettiği çok değişik içsel bir albüm. İçsel olması da Marling’in kendi sesinden ve müziğinin yarattığı melankolik duygudan kaynaklanıyor. Açılış şarkısı “Warrior”dan tutun “I Feel Your Love”a, oradan da “Walk Alone”a kadar hepsi mükemmel bestelerle dolu. Indie folk dinliyorsanız kendisini takip etmemeniz büyük kayıp olacaktır.