ÇAĞRI TOZLUOĞLU
RÖPORTAJ
Kendisi İngiliz Progresif Rock grubu Karnataka'nın klavyecisi olup grubun yeni albümü için çalışmalarda bulunmakta...
1 – Öncelikle Karnataka ile beraber
olmandan mutluluk duyuyorum. İngiltere maceran başlamadan önce İstanbul’da
Timecrash ve Mavera isimli topluluklarda bulundun. O yıllar nasıldı? Bir müzik eğitimin
var mı?
Müzikle çok küçük yaşlardan beri
uğraşıyorum. Bununla daha ileri yaşlardan beri uğraşan yok malum. :) Ortaokul
yıllarımda memleketim Akşehir'de çeşitli tarzda müzikler yapan okul gruplarında
ve korolarda çaldım. O yıllarda çok fazla Vangelis, Kitaro ve bizden Fahir
Atakoğlu gibi klavye/piyano ağırlıklı müzik yapan fakat türlerinin sınırlarını
esneten müzisyenleri dinliyordum, belki New Age'e yakın türler de denilebilir.
Klavyenin üzerindeki 16 kanallı sequencer'la dinlediklerime benzer kayıtlar
yapmaya çalışırdım. İstanbul macerası benim yatılı fen lisesine gelmemle
başladı. Bu nedenle uzun bir süre enstrümanımdan uzakta kaldım. Okuldan kaçıp
Kadıköy Pasajındaki bir müzik mağazasına gider orada piyano çalışırdım. Timecrash grubu
İstanbulda benim üniversite yıllarımda ve sonrasında Koray Dinçalp ve Ozan Oğuz
ile birlikte emek verdiğimiz öncelikli olarak uğraştığım müzik projemdi.
Oldukça tutkulu bir gruptu, konsept proje üzerinde müzik yazımıyla ve kayıtla
ilgili birçok şeyi birlikte öğrendik. Bunun yanında üniversite döneminin
verdiği garp yoğunluklar ve eleman arayışları vardı tabi. Bunun yanı sıra
birçok başka türde müzik yapan gruplarla birlikte konserler verdim, yan
projelerde rol aldım, Hilal Aslı ile çalıştığım Mavera bunlardan birisidir. Üniversite
yıllarımda mümkün olduğunca özel derslere ve kurslarla performans ve
kompozisyon yeteneklerimi geliştirmeye çalıştım. Kısa bir süre klasik müzik ve
daha sonra jazz piyano ve teori dersleri aldım. Her ne kadar ikisi de hiçbir
zaman istediğim seviyelere ulaşamadıysa da müziğe bakışımı önemli ölçüde
etkiledi ve çalışma disiplinime katkıda bulundu.
2 – Türkiye ile İngiltere’yi müzik
ekipmanları, stüdyolar ve insanların müziğe bakışları açısından tartabilir
misin? Sence İngiltere’de müzikle uğraşmak nasıl bir duygu?
İngiltere’de bence en önce
bahsedilmesi gereken fark insanların müziğe ve müzisyenlere yaklaşımları. Her
ne kadar bunda ekonomik faktörlerin yeri büyük olsa da sokaktaki ortalama insan
müzikle çok daha fazla içli dışlı. Bizim konserlerimizde yüzlerce kilometre yol
tepen insanlar oluyor. Diğer Avrupa ülkelerinden, Amerika'dan ve hatta
Japonya'dan bizi izlemeye gelenler oldu geçen seneki turlarımızda. Bu yılın
başında Karnataka ile ilk turnemizde kuş uçmaz kervan geçmez diyebileceğimiz yerlerde
çok güzel salonlarda konserlerimiz oldu. Ben başta böyle bir yerdeki salona
birilerinin gelebilme ihtimali konusunda endişeliyken, konser saati
yaklaştığında salonun doldurduğumuzu görmek beni epey şaşırtmıştı. Seyirciler
desteklerinin beğendikleri müziğin sürdürülebilmesi ve onu icra edenler
açısından ne kadar önemli olduklarının farkındalar. İkinci soruna gelirsek. Burada
çeşitli ekipmanlara ve bunların gerektirdiği servislere ulaşmak daha kolay. Bu
benim gibi işi biraz daha müziğin teknolojik yanına yakın olanlar için epey bir
rahatlık sağlıyor tabi.
3 – Seni İngiltere’ye yönlendiren
neydi ve Karnataka ile nasıl buluştun? Ian Jones’un bunda payı var mıydı?
Ben aslında eşimin doktorası için
Londra'ya taşındım, tam anlamıyla hayatımda bir dönüm noktası oldu. Buraya
geldiğimden itibaren aralarında çok önemli isimlerinde olduğu birçok grupla
çalıştım. Daha sonra Karnataka'nın İnternet'e koyduğu bir ilana cevap verdim.
Birlikte stüdyoya girdik ve sonra gruba kabul edildim.
4 – Senin müzikal beğenilerine göre
düşünürsek Karnataka müziği senin bakış açına göre senin için nerede duruyor?
Beğenilerinle örtüşüyor mu? Karnataka müziğini daha önce biliyor muydun?
Genel olarak progressive rock/metal
dinliyor olsamda aslında epey geniş bir spektrumda müzik dinleyen biriyim.
Benim için müzik biraz bilmediğim görmediğim yerleri merakla gezmek gibi. O
nedenle klasik, jazz, elektronik ne olursa olsun deneysel çalışmalar yapan
müzisyenlerin eserlerini çok heyecanlandırıcı buluyorum. Halk müzikleri de,
türküler de dinlerim yeri gelince. Pop müzik ve türevlerinin var olmalarına ve
sanattan ziyade sermaye ile ilişkili olmalarına fikir olarak karşıyım, pek de
dinlemem.
Karnataka'nın müziği yukarıda
bahsettiğim birçok elementten besleniyor. The Gathering Light üzerinde çok
çalışılmış bir albüm, progressive rock altyapısının üzerinde çok güzel işlenmiş
orkestral düzenlemeler, etnik müzik ögeleri ve beni en çok kendine bağlayan derin
ve detaylı atmosferik bir sound var bu albümde. Bunda Ian'ın müziği albüme iki
albüm arasındaki uzun sürede ince ince sabırla işlemesindeki başarısının rolü
büyük. Bence Ian grubun korucusu da olarak Karnataka'nın soundunun merkezini
oluşturuyor. Enrico'nun gitarının ve müziğe bakışının da The Gathering Light
albümünün sounduna etkisi azımsanamaz. Albümdeki müzisyenlik kalitesi de çok
üst seviyede. Ian şahane melodik bass partileri yazan biri. Enrico'nun
gitaristliği enstrümana hakim olmaktan ötede bir noktada, hergün
karşılaştığınız gitaristlerden değil, enstrümanıyla kendi ruhunu tek parça
etmiş kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir gitarist. Karnataka'yı Türkiye’deyken
duymuştum fakat İngiltere'nin kendine has bir müzik ortamı var. Grubun
kitlesini büyüklüğünü anlamak için biraz İngiltere müzik ortamına aşina olmak
gerekiyor.
5 – Daha önceki klavyecilerden
Jonathan Edwards Panic Room adlı gruba geçmişti ve daha sonra grupta yer alan
Gonzalo Carrera’nın yerine geldin. O müzisyenlerin yarattığı melodilerin aynısını
aynı tonlardan mı çalıyorsun yoksa kendinden kattığın ve “şurası çok daha iyi
olabilirdi.” gibilerinden düşündüğün oluyor mu?
Ben parçaları başta olduğunca aslına
sadık kalarak çalmaya gayret ederim. Klavyelerimi de benzeri toplarla
programlamaya çalışıyorum fakat illaki daha önce oluşturduğum kendi ses
bankalarımı kullanmayı sevdiğim için herşey benim kullanmayı sevdiğim sounda
daha yakın oluyor. Daha sonra stüdyo ve konser maratonu başlıyor ve bu sırada
artık parçaların asıl halinden ziyade grup içi etkileşimin ve canlı ortamın
seni götürdüğü nokta önemli oluyor. Parçaları, melodileri çalışım bu sırada
tekrar tekrar şekilleniyor.
6 – Progressive Rock müziği son
yıllarda birçok kişi tarafından dinlenmeye başladı ama yine de bu yeterli
değil. Sence bunun çok kişi tarafından dinlenmemesinin sebepleri nedir ve
Karnataka ile konsere çıktığınızda seyircinin tepkisi nasıl oluyor?
Progressive müzik orijinallik
kaygısıyla ön plana çıkan ve emek isteyen bir müzik. Birçok şeyde olduğu gibi
emek isteyen şeylerin büyük kitlelere ulaşması çok kolay olmuyor. Progressive
rock hiç bir zaman müziğin fastfood'u olmadı ilerde de olması mümkün değil,
çünkü bu müzik dinleyenine de çalanına da bir anlayışı temsil ediyor.
Progressive müzik birçokları için sermayenin dayatması olan seri üretim ve
tekdüzeliğin karşıtı olan müzik değil mi zaten.
Bizim çok tutkuyla bizi takip eden
bir kitlemiz var. Geçen seneki turlarda grup kurulduğundan beri 60'dan fazla
Karnataka konserine gelmiş dinleyicilerimiz vardı, grupla birlikte ben henüz 40
küsür konserde çaldım... Turlarda bizi tekrar tekrar farklı şehirlerde görmeye
gelenler oldu. Artık bir süre sonra grubu takip edenlerle arkadaş gibi
oluyorsun, onların yorumlarını dinlemek de çok önemli oluyor. Biz tabi sürekli
elimizden geldiğince müziğimizi daha büyük kitlelere ulaştırmaya çalışıyoruz.
7 – Genelde neler dinliyorsun?
Porcupine Tree, Radiohead gibi yenilikçi gruplara mı ilgin var yoksa çok
değişik müzik tarzlarından (heavy metal, klasik rock v.b) besleniyor musun?
Benim modern rock/metal sounduna
karşı bir kulak alışkanlığım var, her ne kadar 70’ler dönemini zaman zaman
dinlesem de sürekli dinleyebildiğimi söyleyemem. Genelde spektrumun biraz daha
sert yanında kalan grupları dinliyorum ama daha önce de bahsettiğim gibi çok
çeşitli bir dinleme zevkim var. Dream Theater, Porcupine Tree gibi müzikleriyle
ve müzisyenlikleriyle kült haline gelmiş grupları tabiki birçok Prog sever gibi
ben de takip ediyorum. Son zamanlarda Animals as Leaders, Anubis Gate, Enochian
Theory, Darkwater, Aeon Zen gibi grupları dinliyorum. Diğer tarzlardan Pascal
Schumacher, Esbjörn Svensson Trio ve Ramin Djawadi dinliyorum yine son
zamanlarda.
8 – Klavye ağırlıklı synthesizer
müziğine bakış açın ve Synth Pop, Post Punk ve synth ağırlıklı elektronik
müzikler hakkında neler düşünüyorsun? Bu tarzlar sence bir klavye müzisyenini
besleyebilir mi?
Klavyeci için elektronik müziği
anlamak, bilmek önemli bir şey. Sonuçta gitaristleri gruplarından izole edince
tür yine rock çerçevesinde kalabiliyor fakat aynı durum klavye/synth müzisyeni
için her zaman geçerli değil. Ben eskilerden Jean Michel Jarre, Kraftwerk,
Klaus Schulze gibi isimleri severek dinlerim. Diğer daha farklı elektronik
müzik türleri de yine kullandığın enstrümanın tamamen farklı bir konsept içinde
nerelere ulaşabildiğini görebilmek açısından önemli. Örneğin Richard Barbieri
elektronik müziğin epey merkezinde olan biri ve sesler üzerindeki yeteneğini
progressive rock içinde en güzel kullanan örneklerden biri, çok beğenecek takip
ettiğim bir müzisyen. Björk ve birlikte çalıştığı birçok elektronik müzisyen ve
prodüktör de çok muhteşem ve enteresan işler çıkarıyorlar. Başka bir sürü
eskiden ve yeniden örnek sıralamak mümkün...
9 – Karnataka çok derin bir müzik icra
ediyor ve Karnataka müziğinin sen de yarattığı duygular neler?
Benim için Karnataka'nın müziği en
hareketli zamanlarında bile derinlerde acı dolu, duygulu bir müzik. Bir
boşluğun içinde alıp yavaş yavaş içine çekip eritiyor sanki... Gerçi çok zaman
çalmak benim melankolik ve karanlık yanlarımı tetikler. Muhtemelen yeni albümün
atmosferi daha öncekilere göre biraz daha farklı olacak gibi görünüyor.
10 – Yeni albüm çalışmalarınız ne zaman
başlıyor? Gelecek planların neler? Bu yeni kadroyla bir umutla yola çıktınız ve umarım başarılı
olursunuz.
Yeni albüm için parçaların yazımına
zaten New Light Live albümünün prodüksiyonu sürerken başlamıştık. Turun
Hollanda ayağı da bittikten sonra yeni albüm için çalışmalara ağırlık verdik.
Hala daha yapılacak çok şey var, stüdyoda çok tutkulu ve yoğun bir çalışma
sürdürüyoruz. Yakın zamanda internetten detayları öğrenmeye başlayacaksınız. Teşekkürler...
@ 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder