AFFECTOR
Harmagedon
Sonun başlangıcı.
2012
Evrenin sırrı gibi kürsel bir konuda görüş bildirmiş sayısızca insan
vardır yeryüzünde. Bunlardan bazıları ya önemli bilim adamlarıdır ya da
kehanet dolu düşüncelerini satırlara döken efsanevi astrologlardır.
Yaşadığımız yeryüzü gittikçe kötüye giden bir portre çizerken dünya
sonun başlangıcına hazırlanıyor belki de. İnsanlık eski Maya
uygarlıklarının, astrologların ve bilim adamlarının verdiği bir tarih
neticesinde tayfunlarla, buzulların erimesiyle, sellerle, depremlerle
hatta hatta daha çevremizden örnekler verirsek daha kriminal, suça
yatkın kişiliklerle bezenmiş bir dünya fotoğrafıyla uğraşıyor. Bütün bu
olumsuz nitelikler çerçevesinde iş ise yine insanlıkta bitiyor. Sonun
başlangıcı dediğimiz bu olayın ana sorumlusu insan ve insanın yarattığı
“kötü insan doğası”dır. Mayaların 21 Aralık 2012 tarihindeki kehaneti ve
dolayısıyla çağımızın en büyük astrologu olan Nostradamus’un teker
teker gerçekleşmeye yüz tutmuş söylenceleri onların ne kadar da haklı
olduğunu gün yüzüne çıkartmaktadır.
Bu konuyu belki de hepimiz düşünüyoruz. Dünyanın kötüye giden
gidişatına karşılık hepimiz hayatlarımızda olan biteni izliyoruz. Bir
gün gerçeklerle karşılaşınca bir şeyleri yapmakta geç kalmışız diyeceğiz
fakat en azından bunları düşünmek bile insanı, insanları uyarmayı,
ininden çıkarmayı hızlandırır diye düşünüyorum. Yeter ki bir kibrit
çakılsın.
Bana bunları düşündüren aslında küçük bir albüm haberi olmuştu.
“Sonun başlangıcı” konusunu albümüne konu seçmiş daha önce Neal Morse
ile çalışan Hollandalı davulcu Colin Leijenaar ve Alman virtüöz gitarist
Daniel Fries’dı. Bu ikili zaman içersinde proje grubunu kurup yanına da
Enchant, Spock’s Beard ve Thought Chamber vokalisti Ted Leonard’ı ve
Symphony X basisti Michael LePond’u alıp bu senenin en üretken en iyi
progresif rock/metal kayıtlarından birisine imza attı. Albümdeki
konuklar ise dudak uçuklatacak cinsten. Neal Morse, Derek Sherinian,
Jordan Rudess ve İtalyan virtüöz Alex Argento konuklardan sadece bir
kaçı. Sadece bu isimler bile neyin ne olduğunu gözler önüne seriyor.
Rush’ın “Clockwork Angels” albümüyle aynı sene yayımlanan bu albüm progresif müzik dünyasında oldukça beğenilmiş durumda.
Affector, Colin Leijenaar ve Daniel Fries’ın kurduğu bir progresif
rock/metal projesi. Daha ilk albümde yazının başında belirttiğimiz
konsepte de imza atan bu ikili konuk müzisyenler sayesinde daha güçlü
bir grup imajı çiziyorlar. Bu çalışma yıllar önce yayımlanan Ted
Leonard’ın da yer aldığı Thought Chamber adlı projeyi andırıyor ama
orkestrasyonlar açısından da çok daha başarılı gözüküyor. Polonyalı
müzisyen Michał Mierzejewski’nin daha albümün ilk başında yarattığı o
destansı giriş neticesinde beğeni kazandı ve bu albüm de onun sayesinde
farklılığını kanıtladı. Vokalist Ted Leonard bir prog metal vokalisti
değil, kendisini daha çok prog rock albümlerinde ve sert olmayan naif
şarkılarda dinlediğimiz için bir parça garipseme yaşıyoruz ama daha
önceki Thought Chamber projesini aklımıza getirdiğimizde ise kendisinin
bu albümde çok daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Gitarist Daniel Fries’ın etkilenimleri ise Michael Romeo ve John
Petrucci çerçevesinde genişleyip caza fusion’a kadar uzanıyor ve solo
açısından çok tatminkâr, hatta virtüöz derecesinde çok iyi diyebilirim.
Davulcu Colin Leijenaar’ın ise bitmek bilmez bir Mike Portnoy sevgisi
mevcut. Bu albümdeki davulları dinlediğinizde size çok tanıdık gelecek
Mike Portnoy’u anımsatan bateri vuruş teknikleri olacaktır. Bu tabi bir
dezavantaj değil aksine besteleri tek başına dinlediğinizde o klavyeleri
ve orkestrasyonları hep birlikte duyduğunuzda bir sorun olmadığını fark
edeceksiniz. Yani standart bir progresif metal grubundan çok daha
farklılık ihtiva ediyorlar.
Affector bir Dream Theater kopyası kesinlikle değil ancak onu hatırlatan
ve ondan etkilenen yerler de oldukça fazla. Liquid Tension Experiment projesinden de bahsedilebilir bu albümün etkilenimlerinden bahsederken...Yüzlerce topluluk Dream
Theater’dan etkileniyor onlar bir büyük topluluk ancak tabi onlardan
aldıklarını Affector gibi gruplar bir parça içerisine tuz, biber katıp
önümüze sürüyorlar. Bu albümdeki besteler hiç iyi olmasaydı ikinci defa
hiç dinlemezdim ama şarkılar o kadar iyi ki!
“Overture” adında iki bölümden oluşan Polonyalı müzisyen Michał
Mierzejewski’nin katkı sağladığı bu besteler klasik müzik hayranlarını
bile hayran bırakacak derecede iyi. Destansı bir şekilde giriş yapılıp
sinematografik unsurların oldukça çok olduğu yollara giriyor. Ritim
gitarın şahlandığı “Salvation”, “The Rapture” Daniel’in babasını
kaybedişi üzerine yazdığı ve vokalist Ted Leonard’ın Flamenko gitar
eşliğinde sanki “a capella” söylermiş gibi bir üslup kullandığı “Cry
Song” çok etkileyici. Fusion’dan tatlar barındıran “Falling Away &
Rise of the Beast” albümle aynı adı taşıyan ve Michael Romeo’nun
etkisini her an ensesinde hissettiği “Harmagedon”, epik ve progresif
şarkılara birer örnek teşkil ediyor. Kapanış şarkısı “New Jerusalem” ise
albümün en iyi iki şarkısından birisi. –diğeri Cry Song.- Ted Leonard
vokaller konusunda kusursuz bir iş çıkartmış tam istenildiği gibi,
melodiler insanı yakalayacak cinsten. Klavyeler çok derinlikli, sololar
çok duygulu ve nefis!
Affector bu ilk albümüyle ayağını yere basan çok başarılı bir konsept
ile piyasaya çıkan bir grup izlenimi veriyor. Jordan Rudess, Derek
Sherinian, Neal Morse gibi isimlerin de misafir sanatçı konumunda
durduğu bu albüm yurt dışından da iyi puanlar alıyor. Bakalım bizim
tayfa bunları sevecek mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder