KAIPA – Vittjar
Mutlu İsveç.
Neredeyse
70’li yıllarda yaşanan o albüm çıkarma fırtınasının bir başka benzerini
yaşıyoruz. Elimdeki bazı progresif rock kitaplarını incelediğimde karşıma çıkan
ya tek albümlük ya da 2-3 plak çıkarıp ortadan kaybolan topluluklara
rastladığımdır. Bugünlerde de öyle çok çalışma çıkıyor ki bırakın bunları
sindirmeyi bir albümü bile defalarca dinlemeyi unutabiliyorum. İsveç’te icra
edilen progresif rock müziğine karşı hep ilgili oldum. 70’li yıllarda onlar Almanlar
ya da İngilizler gibi derinlikli, uçuk ve karanlık bir şeyler üretemediler ama
hep kendi ülkelerinin folk ve pop müziklerinden beslenerek diğer ülkelerin icra
ettiği müziklerden ve ekollerden ayrıksı bir hale geldiler. Kaipa’da işte 70’li
yıllardan kopup gelmiş ilk zamanlarını pop ve folk müziklerle geçiştirip
sonradan senfonik rock tarzında icra sunan köklü topluluklardan bir
tanesi. 1975 yılı İsveççe vokalleriyle
bezenmiş o ilk albümünde grupta bir tek unsura dikkat etmek lazım; o da müziğin
hiçbir yerde karanlık tonlamalar içermemesi ve o yıllarda çokça yapılan
deneysel unsurların müzikte yer almamasıydı. Aynı durum bugünkü Kaipa müziğinde
de geçerli ve ilk yıllarında grupta yer alan gitarist efsanevi müzisyen Roine
Stolt ile birlikte 2000 sonrasında grup yeniden toparlandığında da bu
huylarından yine vazgeçmemiş görünüyordu. Änglagård bugün nasıl ki müziğinde
var olan King Crimson etkilerini hiç bırakamamıştır işte Kaipa’da kendilerini
var eden katı kurallarla çizilmiş sınırın dışına çıkmayı da pek düşünmediler.
Ama hep kalitelilerdi.
Hans
Lundin’in Kaipa’ya 2000 sonrasında can verişinin ilk meyvesi olan “Notes from
the Past” ikinci albüm “Keyholder” ve daha sonraki “Mindrevolutions”, hepsine müzikal açıdan
bakıldığında birbirine benzer çalışmalar olduğu göze çarpıyor her ne kadar
“Keyholder” daha önemli olsa da. İlk yıllarında etkili olan folk müzikler
yerini daha senfonik ve daha karmaşık bir hale büründürmüş ve bunun yanında Roine
Stolt’un o dâhiyane sololarının ve o tonlamaların gruba ne kadar da katkı
sağladığını Hans Lundin zaten röportajlarında belirtiyordu. Stolt’un bir
katkısı da beste yapımındaki faal durumuydu ki bunu diğer gruplarda
yaptıklarıyla ve projeleriyle hiç karıştırmıyordu. The Flower Kings ile
giriştiği kendi macerasında olağanüstü albümler yaratarak bir beste makinesine
dönüşüyordu. Orada kullandığı tonlamalar ayrı Kaipa’da kullandıkları ayrıydı ki
bunun en iyi neticesini ise Kaipa’nın artık oturmuş stilinde görüyoruz.
Stolt
ayrıldıktan sonra yerine gelen Scar Symmetry gitaristi Per Nilsson üstat bile
Stolt’un gitar tonlamalarına benzer bir stil kullanıyordu. Çünkü öyle olması
gerekiyordu. Bunu da grupla yaptığı “Angling Feelings” albümünde
dinleyebiliyoruz. Nilsson, Stolt’un geçmişine bakarak kendisini çok iyi analiz
etmiş ve gerek sololarda olsun gerekse de bestelerin iniş çıkışlarındaki o
köprülerde bile olağanüstü işler çıkarmıştır. “Angling Feelings” ile çok mutlu
bir portre çizen Kaipa sonraki çalışması “In The Wake Of Evolution”da biraz
daha farklılığa giderek müziklerinde ilk günlerde olduğu gibi folk müziğini
bestelerine adapte etmiştir. Bu özellikle “Folkia’s First Decision” şarkısında
çok belliydi. Ritual grubundan Patrik Lundström ve İsveçli pop şarkıcısı Aleena
Gibson’la birlikte alışılmış Kaipa şarkılarına büyüleyici bir zevk verdikleri
de tartışılmaz. “In The Wake Of Evolution” progresif fanlarca çok sevildi ve “grubun geriye dönüşünü selamlamak”
olarak nitelendirildi. Aynı şekilde son çıkan ve İsveççe “Vittja” kelimesinden
türeyen “Vittjar”da bu albümün devamı niteliğinde ve fazladan bir iki unsurla
farklılaşan bir Kaipa’yı dinliyoruz.
70’lerdeki kopup gelen o etkilerle müzik
yapan Kaipa’nın jazz müziğine de selam verdiği tartışılmaz. Bestelerde bu hissi
duyumsuyoruz ve bir önceki albümden hem daha çok folk hem de daha senfonik
olabilen bir albümden bahsediyorum. Evet, bu kesinlikle çok iyi olmuş.
Sırasıyla birbirine benzeyen albümler değil de içinde farklılığa giden temelden
bir şeylerin sarsılmamış olduğu durumları daha mantıklı buluyorum. Çünkü Kaipa
çok fazla gelişkinliğe yeniliğe açık bir grup değil. Müzikleri buna izin
vermez, nedeni ise çok radikal köklerden beslenmesi ve ayrıca Hans Lundin’in de
bunu çok sevdiğini zannetmiyorum. Zaten röportajlarında da geleneksel köklerden
geldiğini ve bunu İsveç Folk müziğiyle birleştirmeyi çok sevdiğini defalarca
söylemiştir.
“Vittjar”,
Hans Lundin’in yine kendisine özgü klavye tonlamalarıyla –o ünlü Yamaha CS-60 Synthesizer’ını da kullanarak- süslediği, Per
Nilsson’un kendisini gösterdiği ve solorıyla dudak uçuklattığı, ne yaptığını
dinlerken çözemediğim Morgan Ågren’in yine sert davul çalış stiliyle karşımıza
çıktığı folk yönü önceki albümlere göre çok daha kuvvetli, diğer çalışmalardan
farklı olarak yaylı enstrümanların çokça kullanıldığı en farklı Kaipa albümü.
Jonas Reingold’un dolgun bas yürüyüşleri, Per Nilsson’un aynı Stolt’un gitar
tonlamalarına benzer tarzda ton tutturması, uzun entrümantal pasajların
arasından cennetten çıkmış gibi gelen o yaylıların sesleri gerçekten de
inanılmaz hazlar veriyor dinleyiciye. Giriş çalışması “First Distraction” sizi
flütlerle karşılıyor ve Per Nilsson’un çok güçlü rifleriyle çok etkileyici
melodileriyle karşılaşıyoruz. Kaipa’da daha önce pek rastlamadığımız açılışlara
sahne oluyor albüm ve nefis geçişler mevcut bu kısacık eserde. Biri 12 diğeri
22 dakikalık iki epik Kaipa çalışması bu grubu anlayabilmiş ve uzun pasajlardan
dolayı sıkılmayacak dinleyicileri çok etkileyebilir. Müzikal bir şaheser
yaratılarak bir destan kimliğine büründürülmüş şarkılar bunlar.
Albümle aynı
adı taşıyan Hans Lundin’in sadece kendi zevki için birkaç yıl önce yaptığı “Vittjar”
ise yaylı enstrümanlarla süslenmiş İsveççe bir çalışma ve İsveç folk müziğinin
Kaipa müziğiyle sevişmesi anlamına geliyor. Nasıl ki bir “Whiskey in the Jar”
bir İrlanda türküsüyse, bu da İsveç halk müziğidir. “A Universe Of Tinyness” ve
“The Crowded Hillsides” hakkında diyeceklerim ise son dönem Kaipa bestelerinin
çok geniş bir özeti olduğudur. Baslar çok önde kaydedildiğinden Reingold’un Per
Nilsson ile atışmalarına da tanık olabileceğiniz vokal tabanlı çalışmalardan
ikisi. Özellikle “The Crowded Hillsides”daki Per Nilsson hareketlerine dikkat!
Kendisini heavy metal dünyası Scar Symmetry’den dolayı çok yakından tanıyor ama
Kaipa’da yaptıkları çok daha yetenek isteyen çok daha açılımlı gelişme isteyen
bir stil olduğundan çok iyi altından kalkıyor. İnanılmaz! Albümün bitişi de
“Second Distraction” ile noktalanıyor ve yine Per Nilsson’un agresif
notalarıyla buluşuyoruz.
“Vittjar”ın
Kaipa diskografisine yenilik getirdiği çok açık. Bir önceki albümle başlayan
folk yönü kuvvetli çalışmalar daha da çoğalarak devam etmiş. Yeniliğe yelken
açıp sürüklenen Gazpacho, After, Flamborough Head, Beardfish, Carptree gibi
gruplar varken Kaipa bunların arasından mutlulukla gülümsemeyi sürdürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder