YES
Fly From Here
Geçmişin mirasını yemek.
2011
Bir müzik topluluğu için 60’lı yıllardan 2010’lu yıllara kopup gelmek
kolay bir şey olmasa gerek. Saçları uzun, daracık kot pantolonlar
giyinen, 70’li yılların gelişiyle birlikte grup içerisinde tartışmalı
zamanlar geçiren bir topluluktu YES. Progresif rock müziğinde Pink
Floyd’u dışta bırakırsak ikinciliği neredeyse King Crimson ile
paylaşıyorlardı. Bu
grubun klavyede Rick Wakeman, basta Chris Squire gibi deha adamları
vardı en önemlisi vokalisti Jon Anderson YES topluluğunun her şeyiydi.
Bazı dinleyiciler Jon Anderson’ı sesinden dolayı pek sevmez, hatta grubu
Wakeman, Howe, Squire üçlüsünün yönettiğine inanır. Oysa bu çok büyük
bir yanlıştır. Jon Anderson bu toplulukta Wakeman’dan da önce vardı
Steve Howe’dan da. YES grubunun büyüsü müziğinden çok meleksi sesiyle
Jon Anderson’un sesiyle yarattığı o farklı dünyalardır.
70’li yıllarda topluluk Bill Bruford gibi caz eğitimi almış bir davulcu
ile yollarına devam ediyor ve bir yandan da klasik müzik eğitimli Rick
Wakeman ile çatışıyordu. Grup içinde bu caz ve klasik müziğin çatışması
yıllarca sürdü ve bu iki müzisyen efsan albüm “Fragile”dan başlayıp bir
sonraki “Close to the Edge”e kadar tartışmalarını bitiremediler. En
sonunda Bill Bruford “Tales from the Topographic Oceans” albümü öncesi
ayrılmış ve yerine Alan White geçmişti. İşte bundan sonra YES müziği
kendi çapında değişime uğradı. Ta ki 1980 yılında çıkan “Drama” albümüne
kadar değişik sound’ları denediler durdular.
“Drama” ve “Drama II”
1980 yılı “Drama” albümü içerisinde efsane vokalist Jon Anderson’un
ve Rick Wakeman’ın yer almadığı ve vokallerde Trevor Horn’un olduğu,
kullanılan tonlar açısından 80’leri tamamiyle içerisinde taşıyan bir
albümdü. Çiğ sesler, tematik melodiler bu albümün en temel
özelliklerinden ikisiydi. YES hayranları bu “Drama” albümüne çok yoğun
olumsuz eleştiri getirmezler, çünkü müzikal olarak YES’in kendi
kullandığı tonlar korunmuş ve dinlediğinizde “işte bu bir YES albümü”
diyebileceğiniz bir yapıya sahipti. Şimdi ise 2011 yılında vokallerde
Jon Anderson’ın olmadığı ikinci bir YES albümü, “Fly From Here”
piyasada. YES hayranları artık bu albüme “Drama II” olarak bakmaktadır.
Bunun nedeni ise kadrodaki değişiklikler, kullanılan tonlamaların aynı
“Drama” albümünü hatırlatması ve tabii ki Jon Anderson’un olmamasıdır.
1980’lerdeki YES müziği çok eleştiriye uğrar. Hatta Pink Floyd, King
Crimson ve kendi sound’unu yaratmış bir Rush dışında çoğu Progressive
rock devleri bu 80’ler sound’u eleştirisinden bir türlü kurtulamamıştır.
Kullanılan klavye tonları neredeyse çok sade ve yavan, davul ve efekt
yaratımları ise çok düz olmuştur. Kimi topluluklar pop ve melodik
yaklaşımlardan çok yarar görmüştü. Doğal olarak bu süreçte YES müziği de
bundan dolaylı olarak etkilenmiştir. 1980’deki “Drama” albümünden sonra
çıkardıkları “90125” çok eleştiriye uğrar. “90125”, içinde artık bir
klasik sayılan Owner of a Lonely Heart’ı da barındıran vasat bir
çalışmaydı. Çok yavan melodi anlayışları, pop etkileri artık YES
dinleyicilerini sinir küpü yapmıştı. Albümden sadece Changes başarı
gösterdi. Daha sonra gelen tamamiyle pop etkili “Big Generator” yine
kötü eleştirilerden kurtulamamıştı. 1991 yılındaki “Union” ve 1994 yılı
albümü “Talk” ise hiç parlak albümler değildi. YES deyim yerindeyse
80’leri ve 90’ları topallaya topallaya bitirmişti, ta ki 1999 yılındaki
“The Ladder” albümüne kadar…
“The Ladder” klavyede Igor Khoroshev’in olduğu başarılı bir YES
albümü olarak tarihe geçti. Grup müzikal olarak düzene girmişti, ki
Steve Howe artık farklı sololar bile atabiliyordu. 2001 yılındaki klasik
müzik orkestrası yardımıyla kaydedilen “Magnification” YES’in son
dönemlerde yaptığı en iyi işti.
“Drama II” ve “Fly From Here”
2011 YES için farklı anlamlar taşıyordu. Melodik rock/progressive
rock karışımı bir grup olan MYSTERY adlı bir toplulukta söyleyen
vokalist Benoit David YES’e girdi. “Fly From Here”, bütün YES hayranları
için “Drama II” niteliğindedir. 2011 yılında 1980’lerde kullanılan
tonajlamalar kullanılırken, Jon Anderson’ın olmadığı bir albümü dinlemek
de YES hayranları için hiç iyi bir sürpriz olmasa gerek. Çünkü albümü
dinlediğinizde bu olumsuzluğun farkına varıyorsunuz.
Benoit David bir anlamda Jon Anderson olmaya çalışarak (zaten ne
olacaktı ki, tabii ki Jon Anderson’ı bir anlamda taklit edecekti) sıkıcı
bir vokalist portresi çiziyor. Aslında çok iyi bir şarkıcı ama YES için
değil. Bas gitardaki Steve Howe kendisinden beklenen bas partisyonları
başarıyla çalmış ve albümdeki şarkılar için en önemli müzisyen konumunda
duruyor. Çünkü o dolgun bas tonuyla her şeyi dolduruyor bu müzisyen.
Steve Howe’u ise ortalama başarı göstermiş olarak buldum, çünkü yıllar
bu müzisyenden çok şey almış götürmüş.
En iyi işlerini 70’lerde yapmış bir müzisyen için 2011’lerde ondan çok
da bir şey beklememek lazım. Klavyede yer alan Geoff Downes ise
1980’lerdeki tonlamaların aynısı bu albümde de göstererek, yeni farklı
bir şeyler başaramamış. Tabii bu zamandan sonra YES gibi bir topluluktan
ne bekliyoruz? Farklılık yaratabilirler mi? Sonuç ortadadır. Yapısal
olarak bu bir YES albümü değil. Jon Anderson’ın, Rick Wakeman’ın, Bill
Bruford’un olmadığı bir albüm nasıl tam anlamıyla bir YES albümü
olabilir ki? Sadece Steve Howe ve Chris Squire ile işler yürümüyor işte!
Bestelerde çok ciddi sorunlar mevcut. 2011 yılına gelmişiz, ilerici bir
müzikten bahsediyoruz; progresif ve senfonik bir müzikten bahsediyoruz,
ama 80’leri taklit etmekten öte gidemiyoruz. Yapılan pek bir şey yok
aslında. Bu çıkardıkları albümden 3-4 tane daha çıkartabilirlerdi. Çünkü
artık geçmişin mirasından pay almış, onları kullanıyorlar.
Peki, albümde hiç iyi beste yok mu? Elbette var. Mesela We Can Fly,
Steve Howe’un iyi bir solo attığı Sad Night at the Airfield çok düşsel
ve iyi besteler. Bunun dışında sirk müziğini anımsatan Bumpy Ride ve
Into The Storm da gayet süper, ancak albümün iyi kısmı sadece bu kadar.
Evet, bundan ileri gidemiyoruz. Hiç YES dinlememiş birisi için bu
çalışma bir başyapıt sayılabilir, o kadar da güçlü bir albüm. Fakat işte
oraya YES yazısını koyduğunuzda işler aynı yürümüyor. Eğer YES dinlemek
istiyorsanız gidin “Fragile”, “Close To The Edge”, “The Yes Album”,
“Magnification” falan dinleyin. Yok illâ hâlâ bu albümü dinlemek
istiyorum, bu albüm de bir YES albümüdür diye diretiyorsanız, size
diyebileceğim bir şey yok. 20 senedir YES dinleyen birisi olarak ben
nostalji dinlemiş oldum, gerçek YES değil. Teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder