Redemption - Snowfall On Judgment Day Kıyamet gününde kar yağışı. 2009
1990’ların başlarında Dream Theater ile başlayan progresif metal
fırtınası zaman zaman “süper grup” fikirleriyle donatılıp dururken bu
türde Amerika’nın ciddi üstünlüğü her hâlinden belli olmaktaydı. Dream
Theater’ın “Images And Words” ile başlattığı bu yolda, kendi
müziklerinde oluşturduğu geleneksel kalıpları kullanması, yani thrash
metal etkisi, yoğun klavye pasajları ve virtüöziteye varan teknik
müzikal yaklaşımlar sonucunda gelinen nokta tek bir şeyi gösteriyordu:
öncü olmak. Zaman içerisinde Dream Theater bu geleneksel kalıpları
bırakıp çok farklı nehirlere kendini atınca, geride kalanlar da bu eski
fikirleri daha da genişletmek için canla başla çalışmaktalar.
Şöyle baktığımızda önümüzde çok fazla örnek yok. Progresif metalde
bir yandan Blotted Science, Canvas Solaris ve Degree Absolute gibi
deneysel ve teknik müzik projeleri varken bir yandan da bu klasik
fikirleri devam ettirmeye çalışan Vanden Plas, Threshold ve Shadow
Gallery gibi gruplar mevcut. Amerika çıkışlı Redemption’ı da bu bağlamda
klasik fikirleri sürdüren gruplar mertebesine dâhil edebiliriz.
Redemption, grup elemanlarının Symphony X, Fates Warning, Prymary ve
Balance Of Power gibi nitelikli topluluklardan oluştuğu bir “süper grup”
projesi. Gitarist ve klavyeci Nicolas van Dyk’in patronu olduğu bu
topluluk 2003 yılındaki kendi adlarını taşıyan ilk albümleriyle -Symphony X desteği ile- bir yerlere gelmeyi amaçlamıştı. Ardından 2005
yılındaki “The Fullness of Time”ın başarısı ve sonraki albüm olan “The
Origins of Ruin” ile bunu devam ettirmesi sonucunda geldikleri nokta ise
“Snowfall On Judgment Day”i gösteriyor.
Redemption’ın müziği hiçbir zaman teknik öğelerle çok fazla
süslenmemiştir. Power metalden aldıkları bazı kalıpları
“teknik-düz-teknik-düz” şeklinde beste içerisine adapte edip klavyelerle
beraber kompleks öğelerle süslemeyi amaçlarlar. Bunun en güzel örneğini
“The Fullness of Time” albümünde çok iyi görmüştük. “Snowfall On
Judgment Day” albümünde de bu yapı aynen korunmakta, fakat bu sefer bunu
daha da geliştirerek önümüze çok açık bir şekilde sundular. Vokalist
Ray Alder’in müthiş performansı, gitaristlerin zaman zaman thrash metal
etkilerini göz ardı etmeyip o kesik kesik rifleri kullanışı, yeni alınan
klavyeci Greg Hoshariah’ın grubun sound’unu daha da çeşitlendirmesi
bize bu albüm hakkında ipuçları sunuyor.
Öncelikle bu albümün en dikkat çekici yanı ses kalitesi olmakla
birlikte grubun önceki albümleri dikkatle dinlendiğinde bu konuda hep
bir şeyler eksikmiş gibi görünmekteydi. Sonuç olarak bu sorunun bu
albümle çözülmesi ve artı olarak bestelerin hepsinin deyim yerindeyse
“yağ gibi akması”da çok önemli bir özellik ihtiva ediyor. Bu düşünceden
hareketle “Snowfall On Judgment Day”in Vanden Plas’ın “Christ 0”sundan
veya Dali’s Dilemma’nın “Manifesto For Futurism” şaheserinden hiçbir
eksiği yok.
İlk şarkı Peel’in güzelliğine dikkat çekerek buradaki gitar
melodilerinin nakarat bölümlerindeki vokal melodilerine uyarlanması
sonucunda klasik bir Redemption bestesi dinliyoruz. Davulcu Chris
Quirarte’nin ritmik ve kompleks ataklarıyla birlikte gitar-klavye
oyunlarının da albümün açılışındaki bu şarkıya çok yakıştığını
düşünüyorum.
Ardından gelen Black And White World ise bu albümün en iyi bestesi
olarak karşımıza çıkıyor. Bir Redemption sound’u ortaya çıkarıldıysa
bunun en güzel örneğini yaşatıyor bu şarkı. Symphony X etkileri,
Alder’in içten vokalleri ve klavyelerin klasik tonları bu besteyi daha
da öncelikli bir konuma getirmiş.
Dream Theater’dan James Labrie’ın konuk olduğu Another Day Dies,
Hammond org tonlarının kullanıldığı Keep Breathing ve 11 dakikalık epik
Love Kills Us All/Life in One Day ise albümün keskin şarkılarından üç
tanesi.
“Snowfall On Judgment Day” ile grup kariyerinin en başarılı
albümlerinden birisine imzasını attı. “The Fullness of Time”ın
sound’unun daha da geliştirildiği, çok tatmin edici gitar soloların
bulunduğu, gruptaki bütün müzisyenlerin birbirleriyle uyumunun had
safhada olduğu ve bu sebeple de başarının kaçınılmaz olarak
sergilendiği, geçtiğimiz senenin en iyi albümlerinden birisiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder