ENCHANT
A BLUEPRINT OF THE WORLD
Magna Carta/Inside Out Records
Yağmura terk edilmiş kurulmuş bir saat gibi hepimiz ölümün kapısında
acı çekiyoruz. Günün geceye döndüğünden emin olduğumuz kadar.
90’lı yılların sonunda Power Metal’in daha çok dinlenilir
olmasıyla beraber ona çok uzak bir tür olmayan fakat hem liriklerde olsun hem
de müzikal yapıda olsun teknik olarak farklılıklar gösteren progresif metal’de
de gelişme gözlemlenebiliyor ve buna paralel olarak ise progresif rock
müziğinde de hatırı sayılır bir kıpırdanma sezilmekte. Rush ve Marillion
temelli topluluklar olarak adlandırılan bu etkileşim grupları da yer altından
çıkıp kendilerini göstermekteler.
Bu yazının konusu olan Enchant’da böyle gruplardan bir
tanesi. Öncelikle bu albümün grubun ilk çalışması olduğunu söyleyeyim ve ayrıca
böyle bir çalışmanın Magna Carta firmasından çıkmış olması da hem avantaj hem
de dezavantaj bana göre. Çünkü bunun avantajlı noktası güçlü bir altyapıya sahip
olan bu firma ne yazık ki aynı özeni reklama göstermiyor ve bunun faturası da
oldukça kötü olabiliyor zaman içerisinde. Bu firmanın bünyesine kattığı gruplar
moda kaygısı olmayan çok kaliteli topluluklardan oluşuyor. Ancak ne var ki
bütün bu iyiliğine rağmen albümlerinin de çok kolay bulunamaması gibi
dezavantajları da mevcut.
“A Blueprint Of The World” grubun ilk albümü olmasıyla
birlikte şarkılar 1993 yılında kaydedilmiş ve 1995 yılında piyasaya sürülmüş.
Vokallerde duygusal sesli vokalist olan Ted Leonard, gitarlarda Douglas A. Ott,
klavyede Michael “Benignus” Geimer, davulda Paul Craddick ve basta ise Ed Platt’den
oluşuyor. Şimdiye kadar 4 albüm çıkarmış olan grubun bu albümler içerisinde
bana göre en iyi çalışması bu oldu ve 80’lerin progresif rock etkileriyle
birlikte biraz sertliği alınmış Dream Theater etkisi de grubun müzikalitesinde var
olan etkenlerden birisi. Sadece bunlarla da kalmıyor Marillion, Rush, Kansas,
Styx gibi grupların çok yoğun olmayan etkilerini de hissedebiliyoruz. Grubun
vokalisti Ted Leonard üzerinde Journey vokalisti Steve Perry etkisi oldukça
fazla.
İçerisinde 10 şarkı bulunan bu güzel albüm “The Thirst” ile
başlıyor ve bu melodik ve hüzünlü tınlayan şarkı sonrasındaki “Catharsis” adlı
şarkıdaki davulcu Craddick’in zil ve alto hakimiyeti inanılmaz! Craddick zaman
zaman Neil Peart etkilenimli çalıyor, çok ritmik ve teknik düzeyi yüksek bir
davulcu olduğu kesin. Albümün en uzun ve hızlı-teknik şarkılarından olan “Oasis”te
ise devamlı değişen karmaşık bir yapı mevcut. Sonrasında gelen “Acquaintance”de
vokalist Ted Leonard harika vokalleriyle bu şarkıyı çok duygusal hale sokmuş.
Arkadaşlığın dostluğun öne çıkarıldığı bu mükemmel şarkıdan sonra gelen
enstrümantal “Mae Dae”de ise klavyenin yarattığı o derinlik mükemmel anlar
geçirmenize sebep olmakta. İnsanın bir kayıp karşısında ne hissettiğini anlamamıza yarayan “At Death’s Door”
adlı şarkıdaki “Yürüdüğün yol boyunca umutsuzca titreyen ellerimle koşuyorum.
Hiç ıslah edemediğim bir parçamı aldın, ruhun kalbimde, ama biliyorsun o aynı
değil.” gibi sözler çok can alıcı. Ayrıca aynı şarkıdan “Şişmiş gözler ölü
arkadaşım için yalvarıyor. Bir daha olmayacak şey beni bir fotoğrafta geçmişime
götürüyor. Yağmura terk edilmiş kurulmuş bir saat gibi hepimiz ölümün kapısında
acı çekiyoruz. Günün geceye döndüğünden emin olduğumuz kadar. lirikleri
vokalist Ted Leonard’ın inanılmaz sesiyle resmen süründürüyor.
“East Of Eden” bir sonraki şarkı ve inanılmaz ritmik
düzenlemelerle bezenmiş çok teknik bir şarkı. Douglas A. Ott’un burada
sergilediği duygusal sololar çok iyi. Ardından gelen “Nighttime Sky”da ise doğa
tasvirleri çok iyi işlenmiş ve artık bırakılmış duygular terk edilmiş hayatlar
üstüne bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Şarkının sonundaki akustik sololardan
bazılarını ise Marillion gitaristi Steve Rothery çalıyor.
Kaydı Amerika ve İngiltere’de yapılan bu muazzam albümün tek
şanssız yanı Türkiye sınırları içerisinde bulunamaması. "Emotional Progressive Rock" türü neo progresif akımının çıkmasıyla birlikte Marillion'un başını çektiği bir akım ve Enchant'da bunun en büyük temsilcisi rolüne soyunmuş. Prodüktörlüğünü bazı
şarkılarında Marillion gitaristi Steve Rothery’nin yaptığı bu albüme eğer siz
rastlar ya da görürseniz bir göz atın kesinlikle pişman olmaz ve
unutamayacağınız bir albüme sahip olduğunuz için kendinizi mutlu sayarsınız.
*şebek heavy metal dergisinde yayımlanmıştır.
1999
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder