Never Too Late
Frontiers Records
Melodik Rock, rock müziğin içerisinde Hard Rock’ın tam tersi olacak şekilde şekillendirilmiş yumuşak tonlamalı, pop melodileri belirgin bir tür. Yazılan sözler ise genellikle aşk, sevgi, ayrılık temalı olduğundan ve 30 yaşı geçkin kişilerce benimsendiğinden şimdiki genç kuşak bu müziğe pek uzaktan bakıyor, oysa o kadar derinlikli ve hayallere daldırıcı bir müzik ki, bazen huzur dolu bazen ise oldukça duygulu mesajlar verebiliyor. Son 10-15 sene içerisinde bu müzikte modern stüdyolar tarafından çerçeve altına alındı ve geleneksel rock müzik üzerinde çok modern soundlar üretilmeye başlandı. Ancak kimi topluluk müzisyen ve prodüktör Dennis Ward, Frédéric Slama ve Tommy Denander öncülüğünde eski tarz Melodik Rock/AOR albümleri çıkmaya ve üretilmeye başlandı. Bir de apayrı bir tarz olan Westcoast AOR vardır ki o da daha synthesizer ağırlıklı daha high-tech soundunda albümleri ve isimleri bünyesinde barındıran bir tarzdır.
Melodik
Rock/AOR deyince ilk aklımıza gelen topluluklardan birisi de kuşkusuz
Survivor’dır. Kimi zaman Hard Rock kategorisinde de şekillense o akıllarımızda
“Eye Of The Tiger”ın sahibi grup olarak kalacak. Survivor en başta Jim Peterik,
Frankie Sullivan gibi isimlerin altında oluşturulan ve daha sonra Jimi Jamison,
David Bickler, Marc Droubay gibi isimlerin bünyesinde müziğe devam ediyorlar.
Bugün AOR müziğin en büyük bestecilerinden birisi olan Jim Peterik ayrıldığında
bayrağı Jimi Jamison devralmıştı ve Survivor bu şekilde iyice dallanıp
budaklandı ve daha da çeşitlilik ihtiva etti. Survivor bir yana konumuz olan
Jimi Jamison deyim yerindeyse çok kült bir solist ve isim. AOR müzikte parmakla
gösterilen, sesi bir derya olan bir müzisyen. 1984 yılında “Vital Signs”
albümüyle Survivor’a girdiğinde grubu ne şekilde etkilediği ve hayranlarının
onun için çıldırdığı bir isimdi Jamison. Sadece sesi ile değil bir şarkı/şarkı
yazarı kimliğiyle de çok büyük işler başarmıştır kendisi. 1991’de çıkardığı
“When Love Comes Down” melodik rock müziğinde neredeyse bir kilometre taşı
olmuştur. Dinleyenler bilirler o zamanki tonlamaları ve şarkıları. Sonrasında
gelen “Empires” ve “Crossroads Moment” albümleriyle de hatırı sayılır bir
başarı sağladı. Jim Peterik ile gerçekleştirdiği ortak çalışmalar bir yana asıl
bu sene çıkan ve çıkar çıkmaz beni mahveden “Never Too Late” albümüne gelmek
istiyorum. Journey’in son iki albümünü “Revelation”ı ve “Eclipse”i alın Joe Lynn
Turner’ın yeni projesi Sunstorm ile çarpın ortaya bu albüm çıkıyor.
Bu sene
bu tarzda öyle çalışmalar çıktı ki şöyle bir sıralayalım, en başta Sunstrom
olmak üzere Europe, Mark Spiro, Pretty Maids, Frozen Rain, Jeff Scott Soto,
Tyketto, H.E.A.T., Wig Wam, Great White, Richard Marx, Asia, Hartmann, Hardline
ve Gotthard gibi isimlerin/grupların çalışmaları bu tarzda öncelikli sayıldı
ama hiçbirisi Jimi Jamison’un “Never Too Late” albümü kadar sevilmeyecek ve
başarı kazanamayacak. Öncelikle bu çalışmanın prodüktörlüğünü AOR müzikte çok
iyi yerlere gelen W.E.T. grubunun gitaristi ve şarkı yazarı Erik Mårtensson yapıyor.
Ayrıca kendisi bu albümde gitar ve basları da çalmış durumda. Genellikle
İsveçli müzisyenlerle çalışan Jamison akla zarar piyano melodileri ile başlayan
ve albümün ilk şarkısı olan “Everybody's Got A Broken Heart”da aynen Steve
Perry rolüne bürünmüş ve klasik bir Journey şarkısı yaratmış. İnsan böyle
müzikleri dinleyince heyecan duyuyor ve rock müziğin ne kadar da ruhlu olduğunu
ve insan ruhu için büyük bir kazanç olduğunu duyumsuyor. Ardından gelen “The
Great Unknown” hiç bitmeyen enerjisiyle, gitar sololarıyla, çok gerilerden
gelen org geçişleriyle müthiş bir çalışma. Jimi Jamison’un sesiyle zaten transa
geçen bünyeler böyle gitar soundu ve sololar ile coştukça coşuyor. Üçüncü şarkı
“Never Too Late” klasik bir Survivor şarkısı gibi ama o kadar nefis ki
anlatamıyorum. Sadece son iki sene içerisinde dinlediğim Journey’in “Eclipse”
adlı çalışmasından sonra çok etkilendiğim çalışma oldu bu. “Never Too Late”
albümünde dikkat çeken “I Can’t Turn Back”, harika ötesi şarkı Styx etkili “Street
Survivor” ve “The Air I Breathe” gibi şarkılara kayıtsız kalmamanızı öneririm.
Bu sene çıkan Richie Sambora’nın yeni albümü “Aftermath of the Lowdown”ı eze
eze öne geçecek olan bu albüm Melodik Rock tarihinde gelecek zamanın en iyi en
unutulmaz çalışmalarından birisi olacaktır kuşkusuz.
Yazarken albümü tam anlamıyla ifade
edemiyorum çünkü bir yerde tıkanıp kalıyorum. Sadece ve sadece kulaklığı takın
açın bu albümü ve kendinizi yollara vurun. Kış günlerinde sarılın ceketinize,
ellerinizi cebinize sokun yollardaki taşlara vura vura dinleyin bu albümü.
Geçmişinizi hatırlayın çevrenize bakarak, eski sevgililerinizi düşünün
başkalarının sevgisine bakarken.
9.5/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder