CONOR OBERST
CONOR OBERST
Merge Records
Conor Oberst, Meksika ve hiç
bitmeyecekmiş gibi gelen yollar… Şöyle 1959 model Ford Skyliner veya Mustang ile çıkabilsem yollara, hiçbir şey aklıma
gelmese sadece kulaklarımda müzik olsa ve o devamlı çalsa, çalsa dersiniz
bazen. Yol albümleri yol filmleri gibi insana macera duygusunu tattırır,
kendinizi bazen karanlık bazen de apaçık gökyüzü sükuneti içerisinde
bulursunuz. Düşünürken bir bakmışsınız “Wild at Heart”ın içindesiniz veya bir
“Paris Texas”ın o puslu görüntüleri içerisine düşmüşsünüz, serseri yaşamlar
yaşar ve bilgece düşünürsünüz. Amerika’nın yetenekli genç şarkı yazarlarından
birisi olan Conor Oberst’i Bright Eyes’dan tanıyoruz ve son zamanlarda kurduğu
the Mystic Valley Band’iyle Meksika’nın o inişli çıkışlı topraklarında, birde
ne olacağı belli olmayan hayatı içerisinde kaydetmiş bu albümü. Bu çetrefilli
yaşamlar içerisinde albüme yansıyan o kadar çok hikâye var ki, kendisi bunu
nostaljik müzikal duygularla birleştirip önümüze böyle sunmuş. Bestelerin temelinde
yatan “eskiyi tekrar gündeme getirme” düşüncesi daha albümün ilk tınılarında
belli olmakta… “Cape Canaveral” ile folk/rock sularına yelken açıp “Sausalito”
ile 70’lerin country rock’ına şöyle kıyısından selam göndermesi, bununla
kalmayıp şahane “Get-Well-Cards”ın da akustik tınılarının Tom Petty’nin ve
Traveling Wilburys’in çalışmalarını anımsatması artı noktalardan sayılabilir.
“Lenders In The Temple” ve “Eagle On A Pole” albümün balad yönünü temsil
ederken “I Don’t Want to Die (In The Hospital)” rock’n’ roll tınıları taşıyor.
“Moab” ve “Souled Out!!!”un ise bu çalışmanın en kaliteli besteleri olduğunu
düşünüyorum. Conor Oberst bu çalışmayı ortaya çıkarırken Bob Dylan ve Tom Petty
gibi isimlerden oldukça etkilenmişe benziyor. Yol albümleri furyasına bunu da
ekleyin lütfen!
BEN WEAVER
THE AX IN THE OAK
Bloodshot Records
Brian Deck (Modest Mouse, Iron
& Wine) prodüktörlüğünde hazırlanan bu indie-folk albümü Ben Weaver’ın
2000’lerin başından beri hazırladığı 6. çalışma. Şimdiye kadar yapabildiğinin
en iyisini yapmaya çalışan müzisyenlerden birisi gibi gözüken Ben Weaver’ın hazırladığı
mid-tempo akustik, elektronik, zaman zaman Kaki King’in son dönem deneysel çalışmalarını
da anımsatan albümde 12 beste yer almakta… Kendisinin kemik bir dinleyici
kitlesi var ve hiçbir zaman öyle büyük
kitlelere seslenme imkanı da maalesef yok ama biliyoruz ki hep kaliteli işlerle
karşımıza çıkıyor. Erica Froman ve çellist Julia Kent’in konuk olduğu albümde
bütün çalışmalar birbiriyle bütünlük sağlamış. Favorimiz “White Snow”. Folk’un
deneysel halinin kulaklarımıza yansıması…
DONNA THE BUFFALO
SILVERLINED
Sugar Hill Records
Sugar Hill’in çok güvendiği
bir topluluk olan Donna The Buffalo doğaçlama alternative country gruplarından
birisi. Konserlerde şarkılarını uzatarak çalmaktan çekinmeyen aralara reggae
ritimleri ve melodileri sıkıştırarak hayranlarını şaşırtan bir grup olmuştur
kendileri. Ama ne var ki şu vokal konusunda sıkıntılarını da çözememişlerdir.
Yıllar yılı iki vokalisti olmasına karşın hep aynı tarz vokalleri sergileyen
Donna The Buffalo’nun sıkıntı yaratan tek unsuru bu gözüküyor. Bu eksinin
dışında albümün “Locket And Key” ve “Garden of Eden” gibi başarılı besteleri
mevcut. Ama çokta beklenti içine girmemek gerek, çünkü dinleyicilerin biraz
uzaktan baktıkları bir tarz icra etmekteler.
BACKYARD TIRE FIRE
THE PLACED WE LIVED
Hyena Records
Süper! Chicago Illionis’in
gururu Backyard Tire Fire arayı fazla uzatmadan geri döndü. Indie Rock’ın
hafiften roots rock ile bileşiminden doğan müzikleri epeyce keyifli. Daha
önceden dinlediğimiz “Bar Room Semantics” ve geçen seneki şaheser albümü
“Vagabonds & Hooligans” ile kulaklarımızın pasını silmekle kalmadılar,
üzerine daha geçen Mart ayında çıkan “Sick of Debt” adlı EP kaydıyla bizi
memnun ettiler. Grubun her şeyi sayılan Ed Anderson sağolsun kardeşi Matt ile
çok başarılı işlere imza atıyorlar. Bu albümde diğerlerinden farklı değil,
sadece diğerleri gibi kısa sürüyor. “Time With You”, “The Place We Lived” ve
“Everybody’s Down” albümde öne çıkan besteler. Bu grup tam anlamıyla bir “bar
band”.
JASON MRAZ
WE SING. WE DANCE. WE STEAL
THINGS
Atlantic/WEA
Jason Mraz albüm çıkarmışta
haberimiz yokmuş. Kendisini radyolarda çok belli eden bir kişilik olduğunu
düşündüğümüz bu nitelikli pop şarkı yazarının bu yeni albümünü 70’lerin “retro
pop” akımına rahatlıkla dahil edebiliriz. Dans, caz ve mid-tempo disko
ritimlerini bestelerinin içerisine yedirmeye meraklı Jason Mraz’ın albümünde
“I’m Yours”, “The Dynamo of Volition” ve “Butterfly” ilk dinleyişte dikkati
çeken besteler, ama hayatınız boyunca belki unutamayacağınız, yeterince hüzün
barındıran “A Beautiful Mess” i de es geçmeyin diyoruz. Yumuşak ritimlerle
bezeli bu nitelikli pop albümünü defalarca bıkmadan dinleyebilirsiniz.
SETH LAKEMAN
POOR MAN’S HEAVEN
Relentless
İngilizlerin folk alanındaki
genç yeteneği, the Levellers’ın kankisi Seth Lakeman’ın müzik dünyasında ilk
başlardan beri parlak bir geleceği vardı. Devamlı suya sabuna dokunan şarkılar
söyledi durdu. Hoş söylemeyi bırakmadı ve bırakmasın ama kulaklarımızı daha da fazla
ziyaret etsin. Bir önceki albüm “Freedom Fields” ile çok ciddi meselelerden
bahsedip geleneksel İngiliz folk müziği ile bizi buluştururken şimdiki “Poor
Man’s Heaven” ile yine insani duygulardan gem vurup bu sefer daha modern
melodilerle bizi etkisi altına alıyor. The Levellers dinleyicileri albümün
içinde tanıdık melodiler bulabilir. “Greed And Gold”, “Cherry Red Girl” ve
enfes “Crimson Dawn” için bile dinlenebilir ve alınabilir.
*bant dergi'de yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder