19 Ocak 2013 Cumartesi

Journey - Eclipse

Journey - Eclipse
Aşk Tutulması.
2011


      Efsaneleşmiş müzik toplulukları sanki and içmişler gibi hayatlarımızı etkilemeye devam ediyorlar. Tür farkı gözetmeksizin kastettiğim bu düşüncede müziğin uçsuz bucaksız deryası içerisinde bizi oradan oraya sürüklüyor ve hayatımızda yepyeni yolculuklara gebe bırakıyor. Yıllar onlardan hiçbir şey almamış gibi aynı hisle bize duygularını iletiyor ve her zaman ilettiği bu duygularla hayatın herhangi bir zamanında aynı tutkuyla aşkı yaşamamıza izin veriyor gibi geliyor. Çoğu zaman da öyle değil midir? Bir şarkıyı dinlersiniz ve o şarkıyı içinizde yaşarsınız. Çünkü o notaları duygusal dünya içerisinde bir başkasıyla -bu bir sevgili de olabilir- kendinizle özdeşleştirmişsinizdir. Seneler geçer ve o şarkıyı dinlediğinizde aynı hisleri taşırsınız. Deniz kenarında veya yolda güneş batarken güneşe doğru yürüdüğünüzde o hisler sizi bırakmaz. İşte Journey şarkıları böyledir. Bir Faithfully, bir Send Her My Love, bir Still She Cries veya When I Think Of You böyle bir şeydir. Size içinizde bir Aşk tutulması yaşatır ve yıllar sonra onu hatırladığınızda arkanıza dönüp sadece bir gülümsersiniz. Gülümsersiniz ve bir deniz kenarı havasını içinize çekip ayaklarınız kumlarda iz bırakırken ayrılırsınız o kumsaldan.

      İşte böylesine hisleri, işte insana dair insanın duygularına hitap edebilecek en saf notaların sahibi bu gruba dair söylenebilecek çok söz vardır. İki göz birbirine bakarken tarif edilemeyecek o aşk bu notalarda gizlidir. Ayrılıklar, beklenti içindeki duygular, ulaşılmaz ve kavuşulmamış ve hiç yaşanmamış sevgilerde bu notalarda saklıdır. Onlar bu duyguların sürrealist şairleridir.

    Bir önceki Journey albümü “Revelation’ı tarif ederken grubun geçirdiği evrimden de bahsetmiştik. Yazının başında dedik: “efsaneleşmiş müzik toplulukları sanki and içmişler gibi hayatlarımızı etkilemeye devam ediyorlar.” Evet, çok doğru. Şöyle bir bakın, birçoğumuzun dinlemediği hatta çok önce dinleyip de unuttuğu topuluklar bir bir yeni ürünlerini piyasaya sürmüşler. Magnum “The Visitation”ı çıkarmış, Asia “Omega”, Uriah Heep ise 2011 albümü “Into The Wild” ile geri döndü. Journey belki de bunların içerisinde en sivrileni olmuş ve “Eclipse” ile sevenlerini hem şaşırtmış hem de kendi hanesine bir başyapıt eklemiş. Whitesnake ve Mr.Big çıkardıkları albümlerle pek bir sönük kalmış ama Journey her zaman kitlesini sevindirmeyi başarmıştır.

       Yeni vokalist Arnel Pineda’nın girmesiyle çok büyük bir şans elde eden topluluk, aldıkları her yeni vokalistle Steve Perry’yi yaşatmayı sürdürüyor. Arnel Pineda öncesi Steve Augeri ile beraberken de bu böyleydi. “Eclipse”, Journey’nin farklı kulvarları denediği modern bir çalışma gibi duruyor. Ne “Trail By Fire’a benziyor ne de 2008 albümü “Revelation“a. Daha çok 80′lerde ortaya çıkardıkları “Departure”, “Frontiers” ve “Escape” albümlerinin sert şarkılarının daha modernize edilmiş hali gibi duruyor. “Trial By Fire“, “Arrival” ve “Revelation” gibi albümler daha melodik rock ve AOR kıvamındayken, “Eclipse” daha çok melodik hard rock kulvarında geziniyor. Evet, Journey bu haliyle daha da rock olmuş, müzikleri daha da sertleştirerek bir anlamda hayranlarını da ters köşeye yatırıyor.

      Neal Schon rock dünyasının duygu anlamında kaliteli isimlerinden birisi. Çok iyi şarkılar yazıyor ve çok detaylı ve duygusal anlamda hisleri yoğun sololar atabiliyor. Kendisi bu albümün can damarı konumunda bulunuyor. Çünkü tonlamalar ve modernize edilen sesler gitara göre ayarlanmış ve bu da albümün daha da sert olmasını sağlamış. Daha önceki albümlerindeki bazı bestelerde bunu klavye ve piyano hallediyordu. Vokalist Arnel Pineda bilindik Steve Perry stiliyle söylüyor ve dinamik şarkılarda ne kadar da usta olduğunu kanıtlıyor.

      City Of Hope çok güçlü bir açılış şarkısı, ancak sonlarına doğru çok sertleşiyor ve “Vay be! Bu Journey mi?” diyebiliyorsunuz. İnanılmaz melodi bindirmeleri var şarkının. Edge Of The Moment belki de albümün en farklı, en progresif bestesi. Neal Schon gerçekten de çok farklı melodiler bulmuş. Melodik rock grubu Unruly Child’ın “When Worlds Collide” albümünün ayrıksı şarkıları gibi olmuş neredeyse. Bu şarkıda Arnel Pineda’nın söyleyiş tarzı inanılmaz bir şekilde James LaBrie’a benzemiş. Balad gibi başlayan Chain Of Love da sizi yanıltmasın, çünkü bu bir balad değil taş gibi bir rock şarkısı.

          Tantra, özlediğimiz Journey baladlarına bir örnek ve bir After All These Years’dan ya da Loved By You’dan hiç farkı yok. Anything Is Possible, Schon’un nefis tonlamalı melodileriyle başlayan, Pineda’nın ise kelimelerin üstüne basa basa söylediği ilginç bir şarkı. Albüm devam ediyor ve ruh kaybolmuyor. Resonate ise “Eclipse”in kalbi durumunda bir şarkı. Melodi bindirmeleri harika. Arnel Pineda enfes söylüyor ve sadece “mükemmel” diyebiliyorsunuz. Ağzınızdan başka kelime çıkmıyor. She’s A Mystery, Human Feel ve To Whom It May Concern gibi albüme çok yakışan çalışmalar varken, Ritual gibi çok şaşırtıcı besteler de yok değil. Kısacası “Eclipse” bir anlamda Journey’nin yeni vokalistle ikinci doğuşu gibi olmuş.

İnsan yaz gelince içinde bir kıpırtı hissediyor, bir tutulma falan yaşıyor. Sizce de öyle değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder