20 Ocak 2013 Pazar

Myrath - Tales of the Sands


Myrath - Tales of the Sands
Teşekkür ederim. شكرا
2011

        Myrath’in bir önceki albümü “Desert Call”un tanıtımında grubun nereden, hangi ülkeden geldiğinden, müzisyenlerinin kimler olduğundan ve grubun müziğinin hangi büyük gruplardan etkileşimlerle meydana geldiğinden bahsetmiştik ve eklemiştik ki, bu topluluk ilerki zamanlarda daha da bilinecek ve büyüyecek.. “Tales of the Sands”, Myrath’in 2011’deki çılgınlığı olmakla beraber, albümün dış müzik medyasında yarattığı merak ve sevenlerinde meydana gelen sarhoşluk da göz önünde bulundurulduğunda, topluluğun artık büyümeye bağladığını da görebiliyoruz sanırım. Bu yazıda grubun nereden geldiğinden ve müzisyenlerin kim olduğundan çok, albümün derinliğine yolculuk yapmak herhalde en doğru hareket olacaktır. Çünkü karşımızda artık bir şeyleri aşmış, olgunluk portresi çizebilen ve en önemlisi kendilerine çok güvenen bir müzik topluluğu var.

       Bugün power metal ve progresif metal piyasasında öyle garip kayıtlar piyasaya sürülüyor ki dinleyiciler ikiye bölünmekle kalmıyor, çok büyük tartışmalara da ortam hazırlanıyor. Bazen bir topluluk bir albüm için 4-5 sene harcıyor ve ortaya çıkan sonuç kimi zaman hüsran oluyor, kimi zaman da çok güzel besteler yapım hatalarına kurban gidebiliyor. Bazen de biz dinleyiciler, bir topluluğa gereğinden fazla değer verebiliyor onu yükseklere doğru yüceltebiliyoruz. Ortaya çıkan sonuç hüsran olsa bile kimimiz o ürüne “süper” damgası vurabiliyoruz.

       Gerçekten garip şeyler dönüyor. Tabii bazen körü körüne dinlemekle alâkalı bir abartma politikası yapmaktan da geri durmuyoruz. Bu sadece bir müzik türünün başını çeken popüler topluluklarla alâkalı olabiliyor, Myrath gibi müziğe yeni yeni ısınan gruplardan bahsetmiyorum tabii ki. “Desert Call” ilk çıktığında Symphony X’in Vanden Plas’ın ve Adagio’nun çok etkisinde kalındığından bahsetmiştik. Zaman geçti, müziklerini daha da geliştirdiler ve çok kısa sürede çok büyük işler başardılar. Öyle senelerce çalışmak gerekmedi onlar için, sadece ürettiler, stüdyoda çaldılar ve kulaklarımıza sundular. İkiye de bölmediler insanları; dinleyenler “yılın en iyi kaydı.”, “yeni albüm harika!” gibilerinden güzel sözcüklerle döşedi her yeri. Belki de güzel olan buydu.

        Orhan Gencebay arabesk müzik için çok tartışmalı sözcükler söylemiştir. Ona göre bu tarz müzik serbest çalışmalardan ibarettir. Sadettin Kaynak’lara dek varan arabesk müziğin Türk müziği ile kaynaşması ve filmlerde kullanılan Arap melodileri sayesinde, Türk insanı bu tarz oryantal seslere pek sıcak bakar oldu. Eğer Sadettin Kaynak olmasaydı şimdi bu tarz melodilere başka taraflardan bakıyor da olabilirdik. Ümmü Gülsüm, Fairuz gibi Arap müziğinin en önde gelen ses sanatkârlarının yanı sıra Kuzey Afrika’da yaşayan bedevilerin dinlediği müzik bile bizi etkiler çoğu zaman, evet işte bütün bunlar bugün evrensel olarak kabul gören progresif metal ve power metal türlerinin kendi içerisinde sentezini yapan Myrath gibi bir topluluğun müziklerinde yaşıyor.

        Albümdeki yaylıların kullanımına ve o tonlara dikkat edin; bizim arabesk dediğimiz ama Orhan Gencebay’ın serbest çalışmalar dediği müziklerde kullanılanların çok benzerleri. Ayrıca son dönemde fantezi müzik adına çıkan hemen hemen her kayıtta da bu yaylı tonlarına rastlayabilirsiniz. “Desert Call” albümünde hep gerilerden gelen darbuka bu sefer biraz daha ön plana geçmiş; hatta darbuka ile başlayan besteler bile duyabiliyoruz. “Desert Call”da müziğin düz yapısı üzerinde çok fazla oynama yapılmazken, “Tales of the Sands” albümünde daha karmaşık bir yapı kullanılmış, hatta o darbuka ritimleri bile bu kompleks yapı üzerinde çok nüans verici olmuş.


       “Desert Call” albümünde Zaher Zorgati’nin vokalleri çok iyi olmakla birlikte çok fazla değişkenlik göstermiyordu ancak bu albümde bu yapı da kırılmış ve farklı tonlardan farklı nüanslar vererek besteleri daha da zengin hale getirmiş. İki şarkıda Arapça söylenen pasajlar gerçekten de çok ustaca yerleşmiş beste içerisine. O kadar güzel durmuş ki insanın Arapça öğrenesi geliyor. “Desert Call” albümünde alt yapıda çok fazla ses duymuyorduk ama “Tales of the Sands”de o darbuka ritimleri dışında birçok enstrümanın sesine şahit olabiliyoruz ve bu da albümün çok sesli olduğu anlamına geliyor.

      Oriental metal artık kimilerimiz tarafından kabul görmüş durumda, kimimiz ise pek hoşlanmıyoruz; ama şahsen etnik müzikleri evrensel bir müzik içerisinde kullanmanın çok zekâ gerektiren bir iş olduğunu düşünmekle birlikte, Myrath müzisyenlerinin de geçmişten gelen etnik müzik birikimlerini power ve progresif metal içerisine çok zekice yerleştirdiklerini düşünüyorum.

      Albümdeki besteler öyle 2-3 dinlemeyle anlaşılacak gibi değil, aksine dinledikçe içine girilen ve güzelleşen türden. Açılıştaki Under Siege’in ilk notalarıyla etnik müziğe merhaba diyorsunuz. Gitarist Malek Ben Arbia kendisini çok geliştirmiş, hatta bu şarkıyla birlikte bazı bestelerde Michael Romeo’nun Symphony X’in “Iconoclast”ında kullandığı o dinamik ritim gitarlarını andıran şeyler yapıyor. Seri darbuka vuruşlarıyla başlayan Braving The Seas de albümün harika taraflarından birisi. Zorgati’nin güçlü melodik vokalleri ve nakaratın güzelliği kendine hayran bıraktırıyor. Gruba yeni gelen davulcu Piwee’nin dinamik stili ve klavyedeki Elyes’in neredeyse düğünlerde kullanılan klavye tonlarını hatırlatan o ilginç melodileri de albümde hiç eğreti durmuyor. Bir sonraki şarkı Merciless Times’da Zaher Zorgati’nin yaptığı o gırtlak nağmeleri de çok nefis. Albümle aynı adı taşıyan Tales of the Sands’deki yoğun arabik müzikal yapı sayesinde çok güzel anlar geçirebiliyoruz. Arapça nağmeler modern yapı içerisine çok zekice sentezlenmiş. Çok hüzünlü arabik melodilerle başlayan Sour Sigh,  Zorgati’nin nakarattaki haykırışlarıyla birlikte oryantal olarak albümdeki en güçlü şarkılardan. Zaher bu şarkıyı inanılmaz güzel yorumlarken, Beyond The Stars ise Myrath’in yarattığı en güçlü şarkılardan birisi belki de. Zorgati’nin Arapça söylediği bölümler çok harika ve şarkının devamlı değişen etnik-melodik yapısı da cabası.

        “Tales of the Sands” Kuzey Afrika’nın yalnız çöllerinden hikâyeler barındırıyor. Tunus Ezzahra’dan çıkıp gelen Myrath bu sıcacık albümle çok samimi bir iş başarmış gözüküyor. En önemlisi bu albüm kendilerini daha da çok insana ulaştıracak, daha da çok profesyonelleşecekler. “Tales of the Sands” onların en iyi çalışması olmayacaktır ve daha da iyileri gelecek, ilerde…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder