21 Ocak 2013 Pazartesi

YES - Fly From Here

YES
Fly From Here
Geçmişin mirasını yemek.
2011

     Bir müzik topluluğu için 60’lı yıllardan 2010’lu yıllara kopup gelmek kolay bir şey olmasa gerek. Saçları uzun, daracık kot pantolonlar giyinen, 70’li yılların gelişiyle birlikte grup içerisinde tartışmalı zamanlar geçiren bir topluluktu YES. Progresif rock müziğinde Pink Floyd’u dışta bırakırsak ikinciliği neredeyse King Crimson ile paylaşıyorlardı. Bu grubun klavyede Rick Wakeman, basta Chris Squire gibi deha adamları vardı en önemlisi vokalisti Jon Anderson YES topluluğunun her şeyiydi. Bazı dinleyiciler Jon Anderson’ı sesinden dolayı pek sevmez, hatta grubu Wakeman, Howe, Squire üçlüsünün yönettiğine inanır. Oysa bu çok büyük bir yanlıştır. Jon Anderson bu toplulukta Wakeman’dan da önce vardı Steve Howe’dan da. YES grubunun büyüsü müziğinden çok meleksi sesiyle Jon Anderson’un sesiyle yarattığı o farklı dünyalardır.

     70’li yıllarda topluluk Bill Bruford gibi caz eğitimi almış bir davulcu ile yollarına devam ediyor ve bir yandan da klasik müzik eğitimli Rick Wakeman ile çatışıyordu. Grup içinde bu caz ve klasik müziğin çatışması yıllarca sürdü ve bu iki müzisyen efsan albüm “Fragile”dan başlayıp bir sonraki “Close to the Edge”e kadar tartışmalarını bitiremediler. En sonunda Bill Bruford “Tales from the Topographic Oceans” albümü öncesi ayrılmış ve yerine Alan White geçmişti. İşte bundan sonra YES müziği kendi çapında değişime uğradı. Ta ki 1980 yılında çıkan “Drama” albümüne kadar değişik sound’ları denediler durdular.


“Drama” ve “Drama II”
       1980 yılı “Drama” albümü içerisinde efsane vokalist Jon Anderson’un ve Rick Wakeman’ın yer almadığı ve vokallerde Trevor Horn’un olduğu, kullanılan tonlar açısından 80’leri tamamiyle içerisinde taşıyan bir albümdü. Çiğ sesler, tematik melodiler bu albümün en temel özelliklerinden ikisiydi. YES hayranları bu “Drama” albümüne çok yoğun olumsuz eleştiri getirmezler, çünkü müzikal olarak YES’in kendi kullandığı tonlar korunmuş ve dinlediğinizde “işte bu bir YES albümü” diyebileceğiniz bir yapıya sahipti. Şimdi ise 2011 yılında vokallerde Jon Anderson’ın olmadığı ikinci bir YES albümü, “Fly From Here” piyasada. YES hayranları artık bu albüme “Drama II” olarak bakmaktadır. Bunun nedeni ise kadrodaki değişiklikler, kullanılan tonlamaların aynı “Drama” albümünü hatırlatması ve tabii ki Jon Anderson’un olmamasıdır. 1980’lerdeki YES müziği çok eleştiriye uğrar. Hatta Pink Floyd, King Crimson ve kendi sound’unu yaratmış bir Rush dışında çoğu Progressive rock devleri bu 80’ler sound’u eleştirisinden bir türlü kurtulamamıştır. Kullanılan klavye tonları neredeyse çok sade ve yavan, davul ve efekt yaratımları ise çok düz olmuştur. Kimi topluluklar pop ve melodik yaklaşımlardan çok yarar görmüştü. Doğal olarak bu süreçte YES müziği de bundan dolaylı olarak etkilenmiştir. 1980’deki “Drama” albümünden sonra çıkardıkları “90125” çok eleştiriye uğrar. “90125”, içinde artık bir klasik sayılan Owner of a Lonely Heart’ı da barındıran vasat bir çalışmaydı. Çok yavan melodi anlayışları, pop etkileri artık YES dinleyicilerini sinir küpü yapmıştı. Albümden sadece Changes başarı gösterdi. Daha sonra gelen tamamiyle pop etkili “Big Generator” yine kötü eleştirilerden kurtulamamıştı. 1991 yılındaki “Union” ve 1994 yılı albümü “Talk” ise hiç parlak albümler değildi. YES deyim yerindeyse 80’leri ve 90’ları topallaya topallaya bitirmişti, ta ki 1999 yılındaki “The Ladder” albümüne kadar…
      “The Ladder” klavyede Igor Khoroshev’in olduğu başarılı bir YES albümü olarak tarihe geçti. Grup müzikal olarak düzene girmişti, ki Steve Howe artık farklı sololar bile atabiliyordu. 2001 yılındaki klasik müzik orkestrası yardımıyla kaydedilen “Magnification” YES’in son dönemlerde yaptığı en iyi işti.


“Drama II” ve “Fly From Here”
       2011 YES için farklı anlamlar taşıyordu. Melodik rock/progressive rock karışımı bir grup olan MYSTERY adlı bir toplulukta söyleyen vokalist Benoit David YES’e girdi. “Fly From Here”, bütün YES hayranları için “Drama II” niteliğindedir. 2011 yılında 1980’lerde kullanılan tonajlamalar kullanılırken, Jon Anderson’ın olmadığı bir albümü dinlemek de YES hayranları için hiç iyi bir sürpriz olmasa gerek. Çünkü albümü dinlediğinizde bu olumsuzluğun farkına varıyorsunuz.

     Benoit David bir anlamda Jon Anderson olmaya çalışarak (zaten ne olacaktı ki, tabii ki Jon Anderson’ı bir anlamda taklit edecekti) sıkıcı bir vokalist portresi çiziyor. Aslında çok iyi bir şarkıcı ama YES için değil. Bas gitardaki Steve Howe kendisinden beklenen bas partisyonları başarıyla çalmış ve albümdeki şarkılar için en önemli müzisyen konumunda duruyor. Çünkü o dolgun bas tonuyla her şeyi dolduruyor bu müzisyen. Steve Howe’u ise ortalama başarı göstermiş olarak buldum, çünkü yıllar bu müzisyenden çok şey almış götürmüş.

       En iyi işlerini 70’lerde yapmış bir müzisyen için 2011’lerde ondan çok da bir şey beklememek lazım. Klavyede yer alan Geoff Downes ise 1980’lerdeki tonlamaların aynısı bu albümde de göstererek, yeni farklı bir şeyler başaramamış. Tabii bu zamandan sonra YES gibi bir topluluktan ne bekliyoruz? Farklılık yaratabilirler mi? Sonuç ortadadır. Yapısal olarak bu bir YES albümü değil. Jon Anderson’ın, Rick Wakeman’ın, Bill Bruford’un olmadığı bir albüm nasıl tam anlamıyla bir YES albümü olabilir ki? Sadece Steve Howe ve Chris Squire ile işler yürümüyor işte! Bestelerde çok ciddi sorunlar mevcut. 2011 yılına gelmişiz, ilerici bir müzikten bahsediyoruz; progresif ve senfonik bir müzikten bahsediyoruz, ama 80’leri taklit etmekten öte gidemiyoruz. Yapılan pek bir şey yok aslında. Bu çıkardıkları albümden 3-4 tane daha çıkartabilirlerdi. Çünkü artık geçmişin mirasından pay almış, onları kullanıyorlar.
        Peki, albümde hiç iyi beste yok mu? Elbette var. Mesela We Can Fly, Steve Howe’un iyi bir solo attığı Sad Night at the Airfield çok düşsel ve iyi besteler. Bunun dışında sirk müziğini anımsatan Bumpy Ride ve Into The Storm da gayet süper, ancak albümün iyi kısmı sadece bu kadar. Evet, bundan ileri gidemiyoruz. Hiç YES dinlememiş birisi için bu çalışma bir başyapıt sayılabilir, o kadar da güçlü bir albüm. Fakat işte oraya YES yazısını koyduğunuzda işler aynı yürümüyor. Eğer YES dinlemek istiyorsanız gidin “Fragile”, “Close To The Edge”, “The Yes Album”, “Magnification” falan dinleyin. Yok illâ hâlâ bu albümü dinlemek istiyorum, bu albüm de bir YES albümüdür diye diretiyorsanız, size diyebileceğim bir şey yok. 20 senedir YES dinleyen birisi olarak ben nostalji dinlemiş oldum, gerçek YES değil. Teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder