8 Aralık 2012 Cumartesi

2008 Yılının dikkat çekici albümleri.

                                        2008 YILININ DİKKAT ÇEKİCİ 50 ALBÜMÜ

   Açıkçası her yıl en iyisiyle - en kötüsüyle albümler veya filmler sıralanır, dinlediklerimiz, izlediklerimiz sıraya konur, bu hepimizin, dünyadaki bütün ciddi dinleyicilerin, dergi çıkaran tayfaların hemen hemen her yıl yaptığı amansız bir mücadeledir. “En iyi” her ne kadar çetrefi lli bir yola çıkarsa da düşüncelerimizi bunu yapmaktan da vazgeçmeyiz ve işi heyecana kaptırırız, onun için sadece “en dikkat çekici” diyelim ve burada işi yumuşatalım bakalım geçtiğimiz sene neler dikkatimizi çelmiş. Açıkçası bu liste hazırlanırken yurt dışındaki dergi “en iyi” listeleri dâhil her bir şeye bakıldı tür/tarz farkı gözetmeksizin…

1- AC/DC
Black Ice
“Stiff Upper Lip”in üzerinden 8 yıl geçmiş olması ve bu sürenin sonunda Brendan O’Brien yapımcılığındaki“Black Ice” ile sıkı bir geri dönüş albümü dinleten AC/DC listenin en başında yer alıyor. Birçok ülkede liste başı olan bu albüm rock ‘n’ roll’un yeniden yükselişine tanıklık etmemize yardımcı oldu. Belki bazı dinleyicilerin beklentilerini pek karşılayamamış olabilirama bu durum bu albümün büyüklüğünü engellemiyor. Hayranları aylarca yıllarca bu albümün çıkışını bekledi durdu, hatta grubun konser haberinin çıkmasını bekleyenler bile çoğunlukta ve bu durum 2008’e girdiğimizde bu albümün çıkışıyla iyice alevlendi. Metallica’nın biraz gölgesinde kalma durumu da olsa AC/DC ismiyle ve albümüyle en başta yer alıyor. Saygı!

2- METALLICA
Death Magnetic
Metallica’nın bu albümü birçok seveni tarafından çok beğenilmiş olmasına rağmen bir kesim tarafından
da kayıtlarından dolayı eleştiriye uğradı. Eski Thrash günlerine kıyısından bulaşmayı deneyen Metallica,
Rick Rubin’in yapımcılığındaki “çiğ soundlu” bu albümüyle yılın dikkat çekici listesinin en üstlerinde gezinmekte…

3- GUNS N’ ROSES
Chinese Democracy
Çıkışı yılan hikâyesine dönen bu son Guns n’ Roses çalışması soundundan dolayı hayranlarını şaşırtmakla kalmadı bazı kesimler tarafından yoğun eleştiriye de uğradı. Yıllar Axl Rose’u haklı mı haksız mı çıkaracak bunu ilerde göreceğiz ama Guns n’ Roses ismi tabi ki bu yıla damgasını vurdu.

4- JUDAS PRIEST
Nostradamus
Judas Priest’in dünyanın en büyük kâhinlerinden birisi olan Nostradamus’un hayatının derinliklerine
kadar inen bu çalışması Heavy Metal dinleyicilerince beğenildi ve etkileyici bir konseptle unutulmazlar
arasında yer aldı. Heavy Metal dergilerinden de iyi notlar alan bu albüm Halford’un son tokadı olarak nitelendirildi.

5- TESTAMENT
The Formation of Damnation
Alex Skolnick dehasının bu grupta olması çok büyük bir şans. Yıllar yılı geçmiş ve o kirli thrash soundu
müziklerinden hiç eksilmemiş, aynı ciddiyetle, aynı özveri ile yapılmış kusursuz bir çalışma. Thrash Metal’in yaşadığının en büyük kanıtlarından biri…

6- MOTÖRHEAD
Motörizer
Lemmy ve Motörhead olmasaydı mutlaka ayakların birisi eksik kalacaktı. “Motörizer”, yıllara meydan okuyan güçlü bir grubun güçlü bir albümü olarak dergilerde yer aldı ve geçtiğimiz yıl Avrupa ve Amerika listelerinde başarılı oldu. Lemmy’i kimse durduramaz, kimse de durdurmak istemez.

7- JON OLIVA’S PAIN – Global Warning
Jon Oliva Savatage’ı bir kenara bıraktığından beri Trans Siberian Orchestra ve kendi projesiyle
ilgileniyor. “Global Warning” ilk dönem Savatage yapıtlarını anımsatır nitelikte bir çalışma ve gerek dergilerden gerekse de web sitelerinden tam puan almış durumda.

8- OPETH – Watershed
Plak şirketlerince onlar “Swedish Extreme Progressive Metal”in kralları. “Blackwater Park” ile başlayan
değişim kadro değişikleri sonucunda “Watershed” ile devam ediyor. Bir önceki albüm “Ghost Reveries”in gölgesinde kalsa bile “Watershed” ile Opeth klâsını konuşturmuş durumda. “Porcelain Heart” ve “Heir Apparent” unutulmazlar arasına girdi bile…

9- ENSLAVED
Vertebrae
Norveç’in bu bilge filozofları “Isa” ve “Ruun” gibi deneysel albümlerden sonra çıkardığı “Vertebrae” ile King Crimson ciddiyetindeki şarkılarıyla Progressive sularda geziniyor. Boşuna uğraşmayın; ilk dinlemede onları hiç çözemezsiniz, katman katman incelikle işlenmiş muhteşem bir albüm.

10- VOLBEAT
Guitar Gangsters & Cadillac Blood
Müziklerinde birçok müzik türünün sentezini başarılı bir şekilde sunan Danimarkalı topluluk her geçen gün yeni hayranlar kazanıyor. Dinleyenleri şimdiye kadar burun kıvırmadı ve bu son albüm müzik dünyasının en iyi çıkışlarından birisi olarak nitelendirildi. Groove Metal’in son noktası olarak ta lanse edebiliriz.

11- URIAH HEEP
Wake The Sleeper
Hard Rock ve Progressive Rock tarzındaki çalışmalarıyla efsaneleşen Uriah Heep’in bu çalışması
sessiz sedasız olarak çıktı ve küçük bir kitle tarafından sahiplenildi. Her birisi çok güçlü rock
çalışmalarından oluşan bu nadide albüm lirikleri ve müzikalitesiyle geçtiğimiz yılın tarzındaki en iyi çalışmalarından birisi olarak gösterildi. Yıllar sonra böyle bir albüm, çok şaşırtıcı!

12- JOURNEY
Revelation
Melodik Rock ve AOR çizgisinde yer alan Journey topluluğu Filipinler’den ithal ettiği yeni vokalist
Arnel Pineda ile adeta ikinci baharını yaşıyor. Amerika’daki konserleri çok başarılı geçen grubun son albümü “Revelation” deyim yerindeyse yeri göğü inletti. 80’lere şöyle bir selam verdik bu albüm sayesinde…

13- ZERO HOUR
Dark Deceiver
Bu grubun ne yaptığını çözebilen var mı? Teknik Metal’in geçtiğimiz sene Zero Hour’dan sorulduğu bir gerçek. “Dark Deceiver”da Tipton kardeşlerin 44 dakikada neler yaptığını dinlemek istiyorsanız buyurun.

14- BLACK STONE CHERRY
Folklore and Superstition
Southern Rock’ı alın Hard Rock’a ve oradan Nickelback’in müziğine bulayın işte size Black Stone Cherry. İlk albüm çok başarılıydı, fakat geçtiğimiz sene çıkan bu çalışma ile güneyliler başarıyı ikiye katladı ve dikkat çeken albümler arasında yer aldı.

15- EXTREME
Saudades de Rock
“Waiting for the Punchline”dan 13 sene sonra gelen bu -Portekizce ismi ile- yeni Extreme albümü sevenlerini şaşırtmakla kalmadı ve küçük bir başyapıt olarak nitelendirildi. Bettencourt’un her zamankinden daha ritmik yapıda çaldığı bu albüm “Comfortably Dumb”ıyla, “Flower Man”iyle aklımıza kazındı.

16- BLACKMORE’S NIGHT
Secret Voyage
Ritchie Blackmore ve Candice Night’ın birlikteliği hoş anlar yaratmaya devam ediyor. Son iki albümdür tekdüze ilerleyen grubun müziği “Secret Voyage” ile bir anlamda kırıldı, Candice Night’ın vokalleri bir parça geriye, Blackmore’un yarattığı müzikalite ise ön plana alındı ve ortaya unutulmaz bir albüm çıktı. “Gilded Cage” sanki Atonement’ın sahil sahnesine soundtrack olabilecek derecede güzelken “Sister Gypsy” ise bir Blackmore’s Night klasiği oldu.

17- THE PINEAPPLE THIEF
Tightly Unwound
“Little Man” ve “What We Have Sown” gibi iki depresif albümden sonra Pineapple Thief iyice içine kapandı ve sonunda böyle bir albüm yarattılar. Kabul, İngiliz modern progressive rock müziğini Indie sularına bulaştırmakla görevli bu topluluk Porcupine Tree ve Radiohead etkileri yüzünden hala şeytanın bacağını kıramadı ama “Tightly Unwound” bu senenin eli yüzü düzgün albümlerinden birisi olarak tarihe geçti.

18- R.E.M.
Accelerate
“Around The Sun” ile olumsuz eleştirileri kabul eden grup “Accelerate” ile “Document” zamanlarına
geri döndü ve Katrina Kasırgası’ndan bahseden şarkılardan tutun da politik yaklaşımlı sözlere kadar Stipe yine yoğun eleştirilerini kimselerden sakınmadı. Müzik ise her zamanki bildiğimiz R.E.M.’den farklı ve güçlüydü. “Supernatural Superserious” bu albümden klasikler arasına girdi.

19 - VAN MORRISON
Keep It Simple
Yılların eskitemediği bir müzisyen. Kimileri onun müziğini sıkıcı buluyor kimileri de onu takdir seviyesinde
çok seviyor. Ama gerçek olan birşey var ki onlarca belki yüzlerce müzisyeni etkilemiş bir isimden bahsediyoruz. “Keep It Simple” onun eski dönemlerinden bir kayıtmış gibi duruyor. Caz, folk ve blues’un harmanlanması Van Morrison’un ustalık alanına giriyor. “Keep It Simple” “ben kaliteli müzik dinliyorum” diyen dinleyicilerin kapsama alanına girmiş gibi gözüküyor. En azından dinleyicisini yakalamış durumda.

20- THE BLACK CROWES
Warpaint
Chris ve Rich Robinson kardeşler aldılar yanlarına North Mississippi Allstars’ın Luther Dickinson’ını, şöyle geriye “The Southern Harmony…” ve “Amorica” zamanlarına kadar gittiler ve ortaya “Warpaint” çıktı. 7 yıl sonra gelen bu albümü kendi dinleyicileri kadar Dickinson’ın takipçileri de dinledi ve bu acılı blues çığlıkları kendilerinin başarısı oldu. “Goodbye Daughters of the Revolution”, “Locust Street” ve Luther Dickinson’ın attığı enfes slide sololu “Movin’ On Down The Line” bu albümdeki tepe noktalarıydı.

21- LAMBCHOP
OH (Ohio)
Nashville’in sakin çocuklarının çıkardığı bu albümcountry, soul ve folk müziği dikkatle birleştiriyordu.
Hoş bu albümde de daha önceki çalışmalarında olduğu gibi bir değişim söz konusu değildi ama “Slipped
Dissolved And Loose” başta olmak üzere diğer besteler çok üst düzeyde geziniyordu. Kurt Wagner
ve tayfası hiç değişime uğramadan yollarına tam gaz devam ediyor. Kusursuz bir albüm!

22- TV ON THE RADIO
Dear Science
2000’lerin en ilginç gruplarından birisi belki de. Funk’ın deneysel halini dinlemek öyle çok kolay olmasa
gerek, zaten bu tarz gruplarda pek ortalıkta gezinmiyorlar. TV On The Radio “Dear Science” ile
neredeyse bütün olumlu eleştiri okları üzerlerine geldi ve artık onların ilerde ne yapacağını, nasıl bir
albümle geri döneceklerini kestiremez olduk.

23- SUN KIL MOON
April
Mark Kozelek’in Red House Painters’dan sonra ortaya çıkardığı kendi projesi. “April” bilindiği gibi Nisan
1’de çıktı ve şaka gibi Kozelek bize hüzün kusmaya devam etti. Hüznün adresi daha albümün ilk girişinde “Lost Verses” ile verildi ve bu 9 dakikalık şaheser sayesinde uzun süre diğer şarkılara geçemedik. Hemen geçenler olduysa bu albümün ne kadar da hissiyatlı bir şaheser olduğunu daha erken anlamıştır.

24- CALEXICO
Carried To Dust
Calexico Ennio Morricone’den feyz almaya devam ediyor. Belki de bu etkileşimi en fazla açığa çıkaran
albüm buydu. Liriksel açıdan en sert Calexico albümü ve bu albümde Iron & Wine ve Tortoise müzisyenleri de kendilerine eşlik ettiler. Geçtiğimiz senenin dikkat çekici albümlerinden birisi olmasının sebebi ise ciddi sözlerine karşın Calexico müziğinden ödün verilmemesiydi. Bunu da her zaman ki gibi başarıyorlar.

25- MY MORNING JACKET
Evil Urges
Biraz punk biraz funk ve biraz psychedelic deneysel country. Olmuş mu? Tabii ki olmuş. Jim James çok
farklı loop’larla yarattığı “Evil Urges” dünyasında her şeye yer olduğunu bu albümle kanıtladı. Bugün onlar
jam band’lerin arkasında çalan, şarkılarını tanınmaz hale getiren bir topluluk ve onlar artık bugünün en
ciddi doğaçlama gruplarından dahi destek görüyor ve her geçen gün büyüyen bir çizgi yakalıyorlar. Takdir!

26- MOGWAI
The Hawk Is Howling
Değişim olmadan da başarılı olunabileceğini kanıtlayan diğer bir toplulukta Mogwai. Önceki albümlerinin
sentezi niteliğinde sayılabilecek bu çalışmada aslında çok farklı bestelerde vardı fakat yine de değişik denemelere fazla girişmediler. Post Rock’ın belki de en iyi topluluklarından birisi. Son çalışması “The Hawk Is Howling” ise albümü anlayanları uçurmaya devam ediyor.

27 – CONOR OBERST
Conor Oberst
Bright Eyes’dan tanıdığımız Conor Oberst çok beğenilen bu albümü Meksika’nın tozlu yollarından geçerek, Bob Dylan, Tom Petty gibi isimlerden feyz alarak gerçekleştirmiş. Özellikle Bob Dylan’ın ilk dönem eserlerini çok anımsatıyor. Sonuç ise; en iyi şarkı yazarlığı koltuklarından birisi kendisinin oldu. Albümü baştan sona bir kez dinlemek bile yeterli oluyor.

28- FLEET FOXES
Fleet Foxes
Sadece bir ilk albüm, hepsi bu! Fleet Foxes’in ismini artık bundan sonra çok duyabilir ve daha da çok dinleyebiliriz. Sanki kendilerine farklı-küçük bir dünya yaratmışlar ve oradan bize tınıları gönderiyorlar. Ve
böylece bizde böyle bir müziği ilk defa duyuyoruz. Bir daha böyle bir albümle karşılaşmayabiliriz. Böyle bir şey çıkartamazlar, kim bilir? Onlar Amerika’dan Seattle’dan geliyor.

29- PAUL WELLER
22 Dreams
Weller’ın bu albümde çalıştığı müzisyenleri saysak bir sayfayı doldurur herhalde. Robert Wyatt, Noel
Gallagher, Steve Cradock gibi isimleri bünyesinde barından bu çalışma hemen hemen bütün müzik yayın organları tarafından takdirle karşılandı ve bize de bu albümü dinlemek ve cd player’lardan hiç çıkarmamak düştü.

30- BECK
Modern Guilt
Hayatınız nasıl olursa olsun Beck hep sizinle olsun.:) Bu albüm her yayından çok ilgi görmese de Beck’in en iyi tınılarını taşıdığı bir gerçek. Bizce “en iyi alternatif rock” listelerinin başında gelir gelmesine de buradaki listede yukarıdaki “metalci”lere nasıl kök söktürecek orası muamma.:) “Orphans” ve “Youthless” başta olmak üzere kısaca “Modern Guilt” iyi bir albüm!

31- TINDERSTICKS
The Hungry Saw
“The Hungry Saw” ile klasik Tindersticks geri dönmüş durumda ve Stuart Staples bütün romantikliğini bize yansıtarak o eski tarzını bu albümle daha da geliştirdi. Sözler, şarkıların melankolik yapısı ve bestelerdeki orkestrasyonlar çok başarılı. Böyle şarkıların yanında buğulu camlar ardından dışarı bakıp bir kahve ya da viski içmek iyi gelebilir, öyle değil mi? :)

32- THE HOLD STEADY
Stay Positive
Pek çok müzik-magazin dergisinin, web sitelerin yok saydığı bir grup ve müzik albümü bu. Craig Finn’in
şarkı yazarlığına bir şey denilemez tabii ki ama anlattığı hikâyeler de en azından birilerimizin dikkatini
çekmiştir. Post Rock ve Punk arasında gezinen çizgisi ile bu albüm özellikle girişteki “Constructive Summer” ile parıldarken diğerleri de sırayla sizi bekliyor. Dinlenilmemesi büyük kayıp.

33- OKKERVIL RIVER
The Stand Ins
Okkervil River, Indie Rock’ın yükselen değerlerinden…Son yıllarda güzel resimlerle bezenmiş albümlerle karşımıza çıkan bu ilginç grubun bu albümü önceki çıkardıkları çalışmalara pek benzemiyor. Daha mutlu, daha hareketli bir Okkervil River dinledik bu çalışmada ve bizce hiç sakıncası olmadı, çünkü her şarkı, her melodi doğru yerlere gitti, değişimden kazançlı çıktılar.

34- PORTISHEAD
Third
Bristol, İngiltere. Trip Hop, Electronica. Beth Gibbons, Barrow ve Utley. “Dummy”, “Portishead” ve
“Third”. Bunlar elbette birçoğumuzun hayatının anlamlarından bir kaçıdır. Onca zamandır beklenen bir
albümdü ve geçen sene kendilerinden beklenen bir değişimle karşımıza çıkıverdiler. Gibbons her zaman
ki gibi iyiydi, şarkılar klasik Trip Hop/Portishead kalıplarına biraz uzak kalsa da hepsi de birer canavardı.

35- COUNTING CROWS
Saturday Nights & Sunday Mornings
Günahlar ve üzüntüler üzerine kurulmuş iki bölümden oluşan bir Counting Crows başyapıtı. “Saturday
Nights” daha çok güçlü “rock” şarkılardan oluşurken “Sunday Mornings” ise akustik western tınılı folk etkilerini üzerinde barındırıyor. Adam Duritz yine kendi yaşantılarından oluşturulmuş liriklerle karşımıza çıktı ve “Washington Square” ve “On Almost Any Sunday Morning” ile ne olduğunu, duygularını bize açtı.

36- JAMES
Hey Ma
Manchester sound geri mi döndü? Evet bir anlamda öyle yazabiliriz. “Laid”, “Seven” gibi albümlerle
gönlümüzde yer bulmuş bir grubun son albümünü onca seneden sonra heyecanla dinlememek olmazdı. Biraz politik, biraz hareketlilik, işte son James bu! Çok büyük etki yaratamadı ama şarkılar çok iyiydi ve geçen senenin olumlu hanesine rahatlıkla yazıldılar.

37- KINGS OF LEON
Only by the Night
Amerika’nın köklerinden gelen Indie Rock grubu kisvesi altında modern country, southern, caz ve alternatif öğeleri başarıyla sentezleyip önümüze sundular. Birçok dinleyicinin favori topluluklarından birisi olması boşuna değil, Tennessee’li bu çocuklar müzik dünyasını bir anda esir aldılar “Only by the Night” ile…

38- JOHN MELLENCAMP
Life, Death, Love And Freedom
“Mainstream Folk Album”! Ünlü yapımcı T-Bone Burnett ile kotarılan bu Mellencamp albümü adı üstünde
yaşam, ölüm, aşk ve özgürlükten bahsediyor. Bunlardan bahsederken kendi hikâyelerini anlatıyor usta. “Longest Day”, “Young Without Lovers” ve “Troubled Land” bu albümdeki en iyi çalışmalar. Bunları dinlemeyen bünye kalmasın diyerek Mellencamp stilinin ne kadar çok müziğe katkı sağladığını
bu albümden anlayabiliriz diyorum sadece. Hepsi birer birer yaşamı anlatan türkülerdir.

39- BLIND MELON
For My Friends
Amerikan Rock’ın saygı duyulması gereken bir diğer topluluğu da Blind Melon. Shannon Hoon’u acı
bir olayla kaybeden grupta vokalleri Travis Warren devralmış durumda. 12 sene sonra gelen bu yepyeni
albüm Blind Melon sevenleri tatmin etmiş durumda ve albümün ilk şarkısı da -“For My Friends”- sanırım
yaşanılan acıyı çok iyi özetliyor.

40- SNOW PATROL
A Hundred Million Suns
R.E.M.’in yeni yapımcısı Jacknife Lee ile çalışan Snow Patrol dinleyicileri ikiye bölen bu albümle aslında
iyi bir çıkış yakaladı, listelerde de başarılı bir grafi k çizdi. Güçlü pop ve alternatif şarkıları sevenler kaçırmasın diyerek Snow Patrol’u dikkatle izlemenizi öneririz.

41- GAZPACHO
Night
2008’in sürpriz isimlerinden birisi kuzey ülkelerinden geldi. Gazpacho yeni türeyen Porcupine Tree, Pure
Reason Revolution benzeri gruplardan bir tanesi. “Night” ile progresif rock sevenleri şaşkına çeviren
grubun hayranları da günden güne çoğalıyor. Beste aralarına violin gibi bir enstrümanı yerleştirip yürekleri dağladılar ve bir hüzün seli meydana getirdiler, helal olsun! “Massive Illusion”ı mutlaka dinlemelisiniz.

42- THE PRETENDERS
Break Up The Concrete
Punk, folk ve country’i iyi harmanlayan rock topluluklarından, 80’lerin kalburüstü gruplarından birisi The Pretenders. Onların bu son kaydı da 80’lerdeki çalışmalarını çokça anımsatıyor. Geçtiğimiz senenin en
başarılı çalışmalarından birisi de onlardan geldi ve hayranlarını küskünlüğe uğratmadılar.

43- ALANIS MORISSETTE
Flavors of Entanglement
Biz dinledik ve başarılı bulduk. İlk dinleyişte alışmak zor olsa da Kanada’nın başarılı ismi her albümünde
bir ya da iki şarkıyı dilimize dolayıveriyor. Bir önceki albümüyle arada 4 yıl oynamasına rağmen listelerde de çok başarılı bulundu bu albüm. 2008’in beklenen pop albümlerinden birisiydi ve Alanis hareketli şarkılarla ve video kliplerle adından söz ettirmesini bildi.

44- MARTIN ORFORD
The Old Road
Neo-Progressive rock grupları IQ ve Jadis’de yer almış deyim yerindeyse “çıtayı epey yükseltmiş” bir isim Martin Orford. Bu listede yer almasının sebebi ise bu albümüyle klasik progressive rock dinleyicilerini ters köşeye yatırması ve adından epey söz ettirmesidir. “The Old Road” bünyesinde John Wetton gibi klasik
bir ismi de barındırıyor ve albüm folk tınılarıyla beraber mükemmelliğe ulaşıyor. Geçtiğimiz senenin üç
beş kaliteli prog rock albümlerinden biri.

45- KARMAKANIC
Who’s The Boss In The Factory?
Progressive Rock’ın The Flower Kings ailesinden çıkmış mükemmel bir topluluk. 70’lerin Deep Purple tınıları, caz, fusion ve klasik müziğin buluşmasından doğmuş bir albüm karşımızdaki. Çok uzun melodi
pasajları, epik öğelerle süslemeler, bütünüyle bu albümde buluşmuş. 19:30 dakikalık “Send a Message
From The Heart”ın hatırına bile alınabilir ve keyifle dinlenebilir. Geçtiğimiz sene çoğu Prog Rocker bu
albümü konuşuyordu.

46- BLITZEN TRAPPER
Furr
Blitzen Trapper 2000’lerin başlangıcından beri var olmuş Amerikalı Indie Rock grubu. Deneysel olan
şarkılarında gizli olan bir şeyler gizli. “Wild Mountain Nation” Indie ailesi içerisinde saygın bir yere sahip ve grubun son albümü “Furr” ise bu başarısını ikiye katlıyor. Indie Rock’ın belki en üstlerinde gezinmiyorlar fakat sessiz ve derinden gelen bir yapıları olduğu gerçek.

47- BRIAN ENO & DAVID BRYNE
Everything That Happens Will Happen Today
Bu iki dost yeniden buluşur da adından söz ettirmez mi? Müzik dünyasında böyle buluşmalar çok etkileyici performans durumlarının yaşanmasına sebep olabiliyor. Gospel müziğini folk ve elektronika ile buluşturmakta bu ikilinin göreviydi ve geçtiğimiz sene bu albüm adından çokça söz ettirdi. Dinleyenler müzik dinledi, dinlemeyenler ise bir yerlerden bulup keyfini çıkarmalı…

48- KLAUS SCHULZE & LISA GERRARD
Farscape
Birisi Tangerine Dream ve solo albümlerle elektronik müziğin tanımını yapmış bir müzisyen, diğeri ise Dead Can Dance’in her şeyi diyebileceğimiz Lisa Gerrard. Durum bunu gösterirken geçtiğimiz senenin en güzel buluşmalarından birine daha tanıklık etmişti müzik dünyası. Lisa Gerrard vokalleriyle “Liquid Coincidence” bölümlerinden oluşan albümde Schulze’yi bir parça geride bıraksa da bu albüm Space müziğin son zamanlardaki çıtasını belirledi.

49 – SONNY LANDRETH
From The Reach
Slide gitarın tanımını yapmış ve “sağ parmak” tekniği ile birçok gitaristin ulaşmak istediği yere ulaşmış büyük bir müzisyen. “From The Reach” blues albümleri arasında geçtiğimiz sene çok konuşuldu ve bu albümün konukları ise Eric Clapton, Eric Johnson, Robben Ford ve Mark Knopfler gibi isimlerdi. Bu çalışma da country, blues ile harmanlanmıştı ve defalarca “dinlemeye doyulamaz” derecede bir his kaplıyordu içinizi… Müzik bu olmalı!

50- SUSAN TEDESCHI
Back To The River
Senenin daha son zamanlarında gelen mükemmel ötesi bir blues/soul albümü. Bu çalışma blues severler tarafından merakla bekleniyordu ve daha önce The Black Crowes, Madrugada, Primal Scream ve Tom Petty ile de çalışan yapımcı George Drakoulias bu albümün patronuydu. Sonuç ise tek kelimeyle “kusursuz”! Tedeschi’nin soul ve caz vokallerine çok iyi gidebilecek derecede iyi bir vokali var, bunu da bu albümünde çekinmeden sergilemiş.

VE DİĞERLERİ…

- RAZORLIGHT – Slipway Fires
- KAISER CHIEFS – Off with Their Heads
- THE MARS VOLTA – The Bedlam In Goliath
- THE MOUNTAIN GOATS – Heretic Pride
- WHITE LION – Return Of The Pride
- WHITESNAKE – Good to Be Bad
- ALKALINE TRIO – Agony & Irony
- TESLA – Forever More
- WE ARE SCIENTISTS – Brain Thrust Mastery
- RAZORLIGHT – Wire to Wire
- SUPERGRASS – Diamond Hoo Ha
- THE BLACK KEYS – Attack & Release
- JOE SATRIANI – Professor Satchafunkilus and the Musterion of Rock
- ELVIS COSTELLO – Momofuku
- BON IVER – For Emma For Everago
- SIGUR ROS - Með suð í eyrum við spilum endalaust
- THE SUBWAYS – All or Nothing
- MARILLION – Happiness Is The Road
- TRACY CHAPMAN – Our Bright Future
- DIDO – Safe Trip Home
- PORTUGAL.THE MAN – Censored Colors
- WILLE NELSON AND WYNTON MARSALIS – Two Men with the Blues


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder