8 Kasım 2012 Perşembe

Amorphis - Silent Waters

AMORPHIS
Silent Waters
Nuclear Blast

"Beyaz kuğular narindir. Onlar pek uçamazlar. Kanatları yok sanırsınız. Sanki kanatlarını gizlerler veya gizler gibi yaparlar. Onlar herkese ilhamlar verir, bir şaire, bir aşığa, bir sevgiliye sözler yazdırır... Çok uzaklara gidemezler, gitmek isteseler de gidemezler... Beyaz kuğudur içinden üzgün olanları sessiz sularda... "


        Amorphis, Finlandiya’nın müzik dünyasına kazandırdığı ilginç topluluklardan bir tanesi. Bünyesinde bulundurduğu müzisyenler açısından olsun, ülkelerinin sahip olduğu müzikal kültürel zenginlikler açısından olsun hep daha gelişmeyi aklına koyabilmiş ve bunu uygulamaya sokabilmiş başarılı topluluklardan. 90’ların başında bir Death Metal fırtınası yaşanmaktayken Amorphis “The Karelian Isthmus” albümü ile Atmosferik Death Metal tarzı ile çoğu dinleyicinin aklını çelebilmişti. Grup farklıydı. Kendi ülkelerinin müzikal zenginliklerinden etkileniyor ve bunu müziklerine başarılı bir şekilde uyguluyordu. Amorphis’in diğer yeni topluluklardan bir farkı da 1970’lere olan merakı ve saygısıydı. Sahnede giyiniş tarzından müziklerine kadar bu durum hissediliyordu. İkinci albümleri “Tales From The Thousand Lakes”, Doom/Death Metal dünyasında bomba etkisi yaratarak çok başarı kazandı ve birçok dinleyicinin gözdesi oldu. Albümden “Black Winter Day” çok başarı kazandı. Bir sonraki ”Elegy” albümüyle bir klasik daha yaratarak ülkesinin kültürünün en önemli parçası sayılan “Kalevala” efsanesiyle ilgili şarkılar yapmaya devam ettiler. ”Elegy” albümü birçok yazar ve dinleyici tarafından sahiplenildi ve çok beğenildi. Albümdeki “Better Unborn”,”My Kantele” ve “Elegy” şarkıları grubun bundan sonra gidişatını belirliyordu. Finlandiya folklorundan etkileşimler, bestelerdeki progresif yapı bu albümün en önemli özelliklerindendi.


         Grubun vokalistlerinden Pasi Koskinen (diğeri de Tomi Koivusaari’ydi) çok usta vokalleriyle ilgi çekiyordu. Gerek brütal gerekse de temiz vokalleriyle başarılı vokalistler arasına adını yazdırmıştı. Sonraki albüm “Tuonela” grubun değişiminin ilk kanıtıydı. Saksofon kullanımı dikkat çekiyordu; şarkılardaki hüzünlü ve karamsar yapı daha da belirginleşmişti. Vokaller daha da temiz hale dönüşmüştü.”Am Universum” albümüyle de aynı yapıyı taşıyan bestelerle karşımıza çıktılar. Bu albümlerle Amorphis’in 1970’lere olan saygısı daha çok belli oluyordu. Bu saygı “Far From The Sun” albümüyle iyice gün ışığına çıktı. Bu başarılı albümlerden sonra Pasi Koskinen gruptan ayrıldı ve yerine Gothic Metal grubu Sinisthra’dan Tomi Joutsen  alındı ve “Eclipse”i bu vokalistle çıkardılar. Tomi Joutsen’in ses rengi Amorphis’in şarkılarına tamamen uygundu. Bunu albümü dinleyince anlamaktayız. Bu albümün en önemli tarafı ise klasik Amorphis bestelerindeki melodik yapının daha da fazla olması; daha belirgin olmasıdır. Vokaller önceki üç albüme göre daha güçlüdür. Tomi Joutsen’li son albüm “Silent Waters” ise bu günlerde çıktı. Amorphis bu albümüyle eski günlerine iyice dönmüş gözüküyor. Tomi Joutsen gibi üstün bir vokalistle çok değişik bir hava yakaladı Amorphis.






          Joutsen’in brütal vokal tarzı Akerfeldt’e çok benzemekte. Brütal vokallerden temiz vokallere aniden geçebiliyor ve karizmatik davranışlarla grubun baş adamı olduğunu haykırırcasına topluluğu yönetiyor. Temiz vokallerde ise Paradise Lost'dan Nick Holmes etkileri hemen kulağa çarpıyor. Bana göre “Silent Waters”, “Eclipse”den daha iyi bir albüm ve daha sert. Ritim gitarlarda çok sert tonlar kullanılmış. Davul kayıtları ve vokal kayıtları kusursuz. Ve bunların sonucunda diyebiliriz ki en başarılı Amorphis albümüyle karşı karşıyayız. Bestelerin hepsi yine Kalevala’dan alınmış. Kalevala’nın en üzgün en can sıkıcı ve sıkıntı verici hikâyeleri temel alınmış ve bu sebeple albümde yoğun bir hüzün teması var. Kuğu, temizliği temsil ediyor bu albümde ancak albümdeki tematik düşünce nedeniyle kuğu bir kurban da oluyor. Albüm kapağındaki figürlerin güzelliği bir tarafa o siyah baskın renkli kapak ne güzel duruyor. Albüm “Weaving the Incantation” ile başlıyor. Opeth’in “Ghost Reveries” albümündeki tonlarla hemen hemen aynı tonlar kullanılmış ve böylelikle çok güçlü bir açılış şarkısı olmuş. “A Servant” ve “Towards And Against” melodi yaklaşımı çok yoğun şarkılar. Bunlardan “Towards And Against” Amorphis için çok farklı bir çalışma olarak gözüküyor. “Black River”, “Enigma” ve “Shaman” (bu bestede flüt kullanımış) akustik düzeyi yüksek çalışmalar. Her biri kendi içerisinde hüznü barındırıyor. Bunlardan “Black River” Amorphis’in yarattığı en farklı beste beklide. Albümle aynı adı taşıyan “Silent Waters” depresif bir kimliğe sahipken “I Of Crimson Blood” ve “Her Alone” ise çok melankolik besteler olarak göze çarpmakta… “Silent Waters”daki en etkileyici şarkı ise kuğuların çığlıklarını hissedebileceğiniz ve tüylerinizin diken diken olacağı “The White Swan” adlı çalışma. Bu şarkı albümün en özel çalışmasıdır. Şarkının son 1:10 saniyesindeki o tuşlu geçişleri Amorphis müziğinin en tepe noktasıdır. Çok üzgün, kırılgan ve naif bir eser. Tomi Joutsen’in usta ve duygu dolu vokalleriyle yine baş başa kalıyorsunuz. Böyle bir ton ve duygu bileşimi zor elde edilir. Albümün kartonetli sürümlerinde ise “Sign” isminde bir şarkı da mevcut. Amorphis “Silent Waters” albümüyle eski günlerine merhaba diyor artık. İlerici, kalplerimiz için oluşturulmuş, duygusal, kırılgan, melankolik bir başyapıt!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder