9 Kasım 2012 Cuma

Enchant - A Blueprint of the World



ENCHANT
A BLUEPRINT OF THE WORLD
Magna Carta/Inside Out Records
  
Yağmura terk edilmiş kurulmuş bir saat gibi hepimiz ölümün kapısında acı çekiyoruz. Günün geceye döndüğünden emin olduğumuz kadar.


             90’lı yılların sonunda Power Metal’in daha çok dinlenilir olmasıyla beraber ona çok uzak bir tür olmayan fakat hem liriklerde olsun hem de müzikal yapıda olsun teknik olarak farklılıklar gösteren progresif metal’de de gelişme gözlemlenebiliyor ve buna paralel olarak ise progresif rock müziğinde de hatırı sayılır bir kıpırdanma sezilmekte. Rush ve Marillion temelli topluluklar olarak adlandırılan bu etkileşim grupları da yer altından çıkıp kendilerini göstermekteler.

        Bu yazının konusu olan Enchant’da böyle gruplardan bir tanesi. Öncelikle bu albümün grubun ilk çalışması olduğunu söyleyeyim ve ayrıca böyle bir çalışmanın Magna Carta firmasından çıkmış olması da hem avantaj hem de dezavantaj bana göre. Çünkü bunun avantajlı noktası güçlü bir altyapıya sahip olan bu firma ne yazık ki aynı özeni reklama göstermiyor ve bunun faturası da oldukça kötü olabiliyor zaman içerisinde. Bu firmanın bünyesine kattığı gruplar moda kaygısı olmayan çok kaliteli topluluklardan oluşuyor. Ancak ne var ki bütün bu iyiliğine rağmen albümlerinin de çok kolay bulunamaması gibi dezavantajları da mevcut.

      “A Blueprint Of The World” grubun ilk albümü olmasıyla birlikte şarkılar 1993 yılında kaydedilmiş ve 1995 yılında piyasaya sürülmüş. Vokallerde duygusal sesli vokalist olan Ted Leonard, gitarlarda Douglas A. Ott, klavyede Michael “Benignus” Geimer, davulda Paul Craddick ve basta ise Ed Platt’den oluşuyor. Şimdiye kadar 4 albüm çıkarmış olan grubun bu albümler içerisinde bana göre en iyi çalışması bu oldu ve 80’lerin progresif rock etkileriyle birlikte biraz sertliği alınmış Dream Theater etkisi de grubun müzikalitesinde var olan etkenlerden birisi. Sadece bunlarla da kalmıyor Marillion, Rush, Kansas, Styx gibi grupların çok yoğun olmayan etkilerini de hissedebiliyoruz. Grubun vokalisti Ted Leonard üzerinde Journey vokalisti Steve Perry etkisi oldukça fazla.
        İçerisinde 10 şarkı bulunan bu güzel albüm “The Thirst” ile başlıyor ve bu melodik ve hüzünlü tınlayan şarkı sonrasındaki “Catharsis” adlı şarkıdaki davulcu Craddick’in zil ve alto hakimiyeti inanılmaz! Craddick zaman zaman Neil Peart etkilenimli çalıyor, çok ritmik ve teknik düzeyi yüksek bir davulcu olduğu kesin. Albümün en uzun ve hızlı-teknik şarkılarından olan “Oasis”te ise devamlı değişen karmaşık bir yapı mevcut. Sonrasında gelen “Acquaintance”de vokalist Ted Leonard harika vokalleriyle bu şarkıyı çok duygusal hale sokmuş. Arkadaşlığın dostluğun öne çıkarıldığı bu mükemmel şarkıdan sonra gelen enstrümantal “Mae Dae”de ise klavyenin yarattığı o derinlik mükemmel anlar geçirmenize sebep olmakta. İnsanın bir kayıp karşısında ne hissettiğini anlamamıza yarayan “At Death’s Door” adlı şarkıdaki “Yürüdüğün yol boyunca umutsuzca titreyen ellerimle koşuyorum. Hiç ıslah edemediğim bir parçamı aldın, ruhun kalbimde, ama biliyorsun o aynı değil.” gibi sözler çok can alıcı. Ayrıca aynı şarkıdan “Şişmiş gözler ölü arkadaşım için yalvarıyor. Bir daha olmayacak şey beni bir fotoğrafta geçmişime götürüyor. Yağmura terk edilmiş kurulmuş bir saat gibi hepimiz ölümün kapısında acı çekiyoruz. Günün geceye döndüğünden emin olduğumuz kadar. lirikleri vokalist Ted Leonard’ın inanılmaz sesiyle resmen süründürüyor.


        “East Of Eden” bir sonraki şarkı ve inanılmaz ritmik düzenlemelerle bezenmiş çok teknik bir şarkı. Douglas A. Ott’un burada sergilediği duygusal sololar çok iyi. Ardından gelen “Nighttime Sky”da ise doğa tasvirleri çok iyi işlenmiş ve artık bırakılmış duygular terk edilmiş hayatlar üstüne bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Şarkının sonundaki akustik sololardan bazılarını ise Marillion gitaristi Steve Rothery çalıyor.

    Kaydı Amerika ve İngiltere’de yapılan bu muazzam albümün tek şanssız yanı Türkiye sınırları içerisinde bulunamaması. "Emotional Progressive Rock" türü neo progresif akımının çıkmasıyla birlikte Marillion'un başını çektiği bir akım ve Enchant'da bunun en büyük temsilcisi rolüne soyunmuş. Prodüktörlüğünü bazı şarkılarında Marillion gitaristi Steve Rothery’nin yaptığı bu albüme eğer siz rastlar ya da görürseniz bir göz atın kesinlikle pişman olmaz ve unutamayacağınız bir albüme sahip olduğunuz için kendinizi mutlu sayarsınız.
*şebek heavy metal dergisinde yayımlanmıştır.
1999



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder