8 Kasım 2012 Perşembe

Sieges Even / Shadow Gallery

SIEGES EVEN
Paramount
Inside Out Records

Progresif müziğin neferlerinden olmak kolay değil. 7. albümünü çıkaran Sieges Even türdeşlerine fazla aldırmadan bambaşka albümler çıkarmaya devam ediyor. 88 ve 95 yılları arasını değişik arayışlarla geçirdi grup. “A Sense Of Change” ile Rush müziğine iyice göz kırpan grup bu albümüyle de metal tınılarını bir kenara bırakıp daha geleneksel tarzlara yönelmişti. 95 yılındaki “Uneven” albümünden sonra 10 senesini boşa geçiren grup, bu zamandan sonra 2005 yılında “The Art of Navigating by the Stars” ile albüm dünyasına merhaba demişti. “The Art of Navigating by the Stars” grubun çıkardığı en başarılı albüm olarak tarihe geçti. Yeni vokalist Arno Menses ile de bir kat daha güçlendiler. Bu öylesine bir albümdü ki progresif müzikte en başarılı klavyesiz albümlerin en başında bile gösterilebilir. Rush müziğine iyice içine sindiren grup, sert gözüken ama minimal yapılara sahip bu albümüyle birçok progresif fanın gönlünü kazanmasını bildi.



Grubun yeni albümü “Paramount” çok yenilikçi ve modern anlayışla hazırlanmış. Öyle ki “The Art of Navigating by the Stars” albümünü bile geride bırakacak şekilde düzenlenmiş. Kayıt açısından en başarılı Sieges Even albümü olarak düşünebiliriz. Ama bestelerdeki kalitelilik açısından ise bir önceki albüme göre daha vasat duruyor. Bu vasatlık kötü anlamda değil. Çok başarılı bir albüm var karşımızda ama “The Art of Navigating by the Stars” albümüyle çıtayı çok yükseklere çekmişti grup. Böylelikle bu albümü dinleyenler grubun çıtayı yükseltemediğini düşünebilirler. “Paramount” albümünde gitarlar daha sert kaydedilmiş ve davul tonları çok tok geliyor. Albümdeki şarkılara baktığımızda ilk kulağa çarpan “Tidal” adlı beste oluyor. Ritmik bir beste ve aralara yerleştirilmiş flamenko gitar melodileriyle ilgi çekiyor. Bunun dışında albümün açılışındaki “When Alpha And Omega Collide”, “Mountain Castles in the Blood Red Sky” ve “Duende” gayet kaliteli besteler. Albümle aynı adı taşıyan “Paramount” ise güzel bir kapanış şarkısı. Kompleks ritmler, aralardan aniden fırlarcasına giren flamenko gitar melodileri ve saksafonlar albümün en önemli artıları. Melodik, ciddi, karakteristik, bol bol Amerika’ya taş fırlatan bir albüm “Paramount”. Almanya’nın progresif rock’taki haklı gururu Sieges Even’dan...


SHADOW GALLERY
Digital Ghosts
Inside Out Records



         Bir müzik türünde hep öncü topluluklar olmuştur en başta giden bayrağı sallayan. Shadow Gallery bunu çeşitli sebeplerle başaramamış ve devamlı arka planda kalmayı tercih etmiş ve bir türlü şeytanın bacağını kıramamış topluluklardan birisidir. Bunun sebepleri çok çeşitli. Plak şirketi sorunu, müzikalitenin içerdiği ciddi ve elit yaklaşımlar hep kendilerini bir plan uzak tutmuştur bu camiaya. Progressive Metal deyince aklınıza ilk önce Dream Theater, Pain Of Salvation gelmiştir ama bir türlü Shadow Gallery’i pastanın bir bölümüne bile yerleştirememişizdir. Oysaki önümüzde duran ürün bırakın bugünü, geçmişle gelecek arasında bağ kuracak derecede çeşitli, ruh dolu ve hissiyatlıdır. İlk albümüyle türlü şanssızlıklar yaşayıp “Tyranny” ve “Room V” gibi şaheser albümlerle kendini kabul ettiren grubun geçen sene vokalisti Mike Baker kalp krizinden vefat etmişti. Bu süre zarfında grup dağılacak mı devam mı edecek düşüncesi gitarist Gary Wehrkamp’ın “Shadow Gallery devam edecek…” açıklamasıyla son bulmuştu. Daha önce yerel gruplarla çalışan aslen gitarist olan Brain Ashland grubun yeni vokalisti oldu ve son albümleri de “Digital Ghosts” adıyla piyasaya çıktı.

      “Digital Ghosts” muhteviyatını müzikal olarak en başta Rush, Yes, Pink Floyd, Queen, Iron Maiden gibi gruplardan alıyor. Liriksel olarak ise topluluk yine insanın iç dünyasına yolculuk yaptırıyor ve genellikle kişisel duygulardan yararlanan bir temadan bahsedebiliriz şarkıların sözlerinden. Vokalist Brian Ashland’in Queensryche vokalisti Geoff Tate’ı andıran bir sesi var. Bununla birlikte Blaze Bayley, Mike Baker ve artık aramızda olmayan Crimson Glory vokalisti Midnight’tan da yoğun etkiler taşıyor. Biz çok başarılı bulduk. Çok özgün olmasa bile şarkıların karakterini ön plana rahatlıkla çıkarıyor ve Shadow Gallery'nin müzikal yapısına da çok uyan bir ses tınısı var, önemli olan da bu.



           Albümde kullanılan koral vokal bölümleri Queen etkileri taşırken klavye tonları “Tyranny” albümünü, ritim gitarlar ise “Legacy” ve “Room V” albümündeki tonları anımsatıyor. Ritim gitarlar daha önce hiç olmadığı kadar teknik çalınmış ama buna rağmen duyguyu kaybetmeden işlenmiş. Bu da Shadow Gallery’nin klasik özelliğidir diyelim. Daha önceki albümlerde yer alan davulcu Joe Nevolo ayrılmış ama sadece iki şarkıda katkıda bulunmuş. Diğer şarkıların davul bölümlerini ise gitarist Gary Wehrkamp halletmiş. Davul tonları bir parça rahatsızlık verebilir ama defalarca dinlediğinizde hiç sırıtmıyor ve zamanla diğer enstrümanlarla birlikte iyi tonlandığına şahit oluyorsunuz. Ve yine daha önceki albümlerde yer alan piyano ve synthesizer uzmanı Chris Ingles’ın gruptan ayrılması piyano bölümlerinin azalmasına sebep olmuş.



        Şu şarkı iyi, şunun şurasına iyi bölümler var gibi bahsetmek istemiyorum çünkü albüm komple müzik ziyafeti sunuyor bizlere. Ama önemli olan birkaç noktaya da değinmemek olmaz. Savaş ve kahramanlık konularının işlendiği “With Honor”un sonlarındaki piyano bölümleri ve koral vokaller size çok şey hatırlatacaktır. “Venom” adlı şarkıda vokaller Suspyre adlı gruptan Clay Barton’a ait. Aynı şekilde “Strong” adlı şarkıda ise Primal Fear”dan Ralf Scheepers” vokallerini konuşturmuş durumda. Son olarak bahsedecğim bir nokta ise albümle aynı adı taşıyan “Digital Ghost” adlı şarkı. Pink Floyd ve YES dinleyicileri bu şarkıya kesinlikle kulak vermeli, çünkü şimdiye kadar Progressive Metal müzikte böylesine geçmişine bağlı bir beste ortaya pek çıkarılmadı. Pink Floyd’un eski dönemini hatırlatan vokal tarzları da artı bir nokta. “Digital Ghosts” içerisinde Hammond Org tınılarının bile kullanıldığı eski tarz bir Progressive Metal albümü. Geleneksel yaklaşımlı yeniliklere kısmen de olsa izin veren bir albüm. Ve grubun şimdiye kadar ortaya çıkardığı en arıza tınılara da sahip. Zaten “Digital Ghost” ve “Haunted” gibi şarkılara kendinizi esir ettiniz mi gerisi de geliyor ve şarkılara aşık olmanın tadına varıyorsunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder