8 Kasım 2012 Perşembe

Frontier Folk Nebraska, Miranda Lee Richards, Great Lake Swimmers



FRONTIER FOLK NEBRASKA
Pearls
Frontier Folk Nebraska



Onlar Kentucky ve Ohio’nın kesiştiği sınır bölgesi Cincinnati taraflarından geliyorlar. “Nebraska” isminin de Bruce Springsteen’in albümünden geldiğini düşünmekle birlikte bu yeni topluluğun folk müzik tanımı içerisinde önemli bir yerde olduğunu da belirtmek gerekir. 2007 yılında çıkardıkları “The Devil’s Tree” çalışması kendilerinin indie americana tarzında yetkin sayılabileceğinin bir kanıtıydı. Bu çalışmada daha köklere yakın, daha geleneksel bir folk anlayışı sergileyen topluluk, bir sonraki “Pearls” albümünde daha yenilikçi ve daha geniş bir müzik ziyafeti sunuyor bizlere. Ryan Adams, Elliott Smith, Bruce Springsteen, The Byrds ve Gram Parsons gibi isimlerin müziklerinden etkilerle günümüzün lo-fi anlayışını indie kisvesi altında zekice birleştiriyorlar. Bu elit folk anlayışının oluşturduğu müzikal yapıda sorunumuz pek yok. Ancak bu topluluğun müziklerinde kullandığı banjo gibi bir folk enstrümanın varlığı bestelerine nüfuz ettiğinde müzikal yapı bir anda gelenekselleşip bizi şaşırtabiliyor. Bu durum bazı dinleyicilerin pek hoşuna gitmeyebilir. Bunların dışında albümün açılış şarkısı “City Lights” ile güzel yolculuklara merhaba diyoruz. Klasik rock riflerinin cirit attığı bu şarkının akabinde “Open Chords” gibi “Pile Of Ashes” ve “Rummage Sale” gibi insanın duygularını darmadağın  çalışmalar da yok değil. Yeni bir grup olmasına rağmen besteleriyle ön plana çıkmak isteyen, Amerika’nın kıyıda köşede kalmış, değerli ve ruhani topluluklarından birisi Frontier Folk Nebraska.

MIRANDA LEE RICHARDS
Light of X
Nettwerk



Miranda’nın bu hissiyatlı şarkıları dokunacaksa bize, buğulu pencerelerden izleyeceksek yaşamı ve bir anda kaybolacaksa ruhumuz derinliklerde kaybolsun. Günün en güzel ışığı gibi doğuyor şarkıları, uzak yollardan, bir yerlerden sesleniyor gibi… Çok değil, 2000’li yılların başlangıcında daha ilk albümü “The Herethereafter” ile kendisini kanıtlamıştı Miranda. Yer yer melankolik folk, bazen hareketli pop ve trip hop ritimleriyle bezeli şarkılarla mest etmişti. Son albümü “Light of X” ise tamamiyle melankolik folk eserlerinden oluşan üstün bir yapıt. Bazen Pentangle gibi İngiliz folk müziğine göz kırpan şarkıları, bazense Joni Mitchell’ın “River”ına öykünen besteleriyle ve albümün sound kalitesiyle ilgi çekiyor. Ama benim en çok üzerinde durduğum düşünce ise bu albümün ruh ikizinin Glen Hansard ve Marketa Irglova’nın ortaya çıkardığı “Once” soundtrack’i olduğudur. Tamamiyle aynı duyguların hissedildiği ve o inceliğin yaşatılıp melankolik bir dünyanın resmedildiği albümler bunlar. Albümün ilk çalışması “Breathless”de bu etki çok fazla belli oluyor. Yavaş tempolu, piyano’nun ön planda olduğu hafiften country gitar tonlarının bulunduğu enfes bir çalışma. “Life Boat”, “Savorin’ Your Smile”, “Early November” ve “Pictures Of You” gibi besteler şu zamanda herhangi bir melankolik folk albümünde bile bulamayacağınız derecede kaliteliler. Psychedelic folk müziğin atmosfer yaratımındaki öğeleri bu albümün her yerine sinmiş durumda ve belki de Miranda Lee Richards stilize edilmiş bir çalışmayla seslenmekte bize. Yol albümleri kategorisine direkt olarak sokulması içten bile değil.

GREAT LAKE SWIMMERS
Lost Channels
Nettwerk



Indie folk’un Kanadalı göl şairlerinin iki sene arayla ortaya çıkardığı “Lost Channels” bizi pek mutlu etti. Bir önceki “Ongiara”nın mirasından yiyor”, “müziklerinde pek bir yenilik yok” gibi düşünceleri bir kenara bıraktıktan sonra diyoruz ki bu senenin eli yüzü düzgün kayıtlarından birisi ile karşı karşıyayız. Kendi adlarını taşıyan ilk albümü ve sonrasında gelen “Bodies and Minds” adlı çalışmalarıyla indie-folk dünyasının saygı gören toplulukları arasına adlarını yazdırmışlardı. Grup “Ongiara”yı takip eden “Lost Channels” albümünün muhteviyatında pek radikal değişikler barındırmasa da beste bazında yine mükemmel bir işe imza attıkları bir gerçek. Bu tarz toplulukların müzikleri öyle çok derin farklılıklar içermez, ayaklarını bastıkları folk kültürünün tutuculuğu üzerinde sadece küçük oynama yapabilirler. “Lost Channels”ın bu anlamda diğer albümlerden pek bir farkı yok. Sadece “Palmistry”, “She Comes To Me In Dreams” ve “Still” adlı çalışmalardaki heyecan ve dinamiklik dikkat çekmekte. “The Chorus In The Underground” ve “Pulling On A Line”daki yaylı-banjo birlikteliği ile desteklenen americana etkileri bu çalışmada ön planda gözükürken, “Everything Is Moving So Fast”de ise Kanadalı kaliteli pop rock sanatçılarından Serena Ryder’ın ismini görüyoruz. Grup yine her daim kendi dünyalarında var olan sorunlardan yakınıyor. Vokalist Tony Dekker yine huzur dolu vokalleriyle kapımızı çalıyor. Neil Young’ın “Harvest” dönemini hatırlattığını belirtip Iron & Wine, Mark Kozelek ve Bonnie Prince Billy ile bir şekilde buluştuysanız bu indie-folk türküleri size hiç yabancı gelmeyecektir. 

*bant dergi'de yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder