8 Kasım 2012 Perşembe

R.E.M. Türkiye konseri.

R.E.M. ile karşılaşmak...



              4 Ekim 2008 günü akşamı ülkemiz bir büyük konsere daha tanıklık etti. Bu yıl gerçekleşen konserler arasında bu etkinliğin anlamı çok büyüktü. S.O.S. İstanbul başlığı altında gerçekleşen bu konseri İKSV ve Pozitif işbirliğinde izledik ve Virgin Radio'da bu etkinliğe sponsor desteği ile katkıda bulundu. S.O.S. İstanbul çok çeşitli sivil toplum kuruluşlarını bir araya toplayan, İstanbul'un değişimi için ışıkları yakmayı amaçlayan bir etkinlik olarak tarihe geçti. Bu anlamlı geceye Ayyuka, Mor ve Ötesi ve Spiritualized ile birlikte dünyanın en büyük gruplarından birisi olan R.E.M. damgasını vurdu.


            R.E.M. 1980'li yıllarda Athens Georgia'da yeşeren ve günümüzün modern rock müziğinin temellerini atmış bir topluluk. O yıllarda oluşturduğu "Murmur", "Reconstruction of the Fables", "Lifes Rich Pageant" ve "Document" gibi albümlerle hem müzik piyasasına canlılık kazandırmış hem de dünyada sonradan kurulacak olan modern rock topluluklarını da derinden etkileyerek bir anlamda önemli bir görev üstlenmiştir. Hoş, kendileri bu düşünceyi pek kabul etmese de bugünkü modern rock topluluklarında R.E.M.'den büyük izler duyabiliyoruz. 90'lı yıllarda da R.E.M.'in gelişmesi sürmüş, "Green", "Out Of Time" ve müzik dünyasının en önemli albümlerinden birisi olan "Automatic For The People" ile daha büyük kitlelere seslenebilmişlerdir. Ülkemizde ise "Out Of Time"ın çıkışı ve "Losing My Religion" şarkısı ile bir çok dinleyiciyi etkisi altına alabilmiş bir gruptur. 

90'lı yılların sonuyla birlikte grubun çıkardığı farklı yapıdaki albümlerle eskisi gibi yoğun dinlenmediğini gözlemleyebiliyoruz. "Monster", "Up" ve "Reveal" gibi birbirinden bağımsız çalışmaların grubun ne denli geniş ve açık yönlerden seslendiğini, bununla birlikte davulcu Bill Berry'nin gruptan ayrılıp kendisini çiftçiliğe vererek grubun diğer kalanlarını duygusal ve müzikal yönden etkilediğini de "Up" albümüyle anlayabiliyoruz. Son olarak bu sene içerisinde bize "Accelerate" albümü ile seslenen R.E.M. geçmişe dönmüş gibi gözükse de aslında bu albümün bir özlemin ürünü olduğunu düşünüyorum. Michael Stipe'ın yazdığı enteresan sözler, ve yine grubun Stipe'ın yazdığı sözlerden dolayı maruz kaldıkları politik-aktivist tavrıyla birlikte R.E.M.'in bize ulaştırdığı hisler çok derin ve vazgeçilmez. R.E.M. bu duygularla birlikte çok samimi ve duygusal bir portre çiziyor bizlere, bunun için onlar hiç değişmediler ve değişmeyecekler. Ve bunu İstanbul konserinde çok iyi anladık. R.E.M. ile karşılaştık.

                                                                         R.E.M. ZAMANI


              R.E.M. ülkemize "Automatic For The People" sonrası gelseydi herşey daha farklı olabilirdi. "Accelerate" sonrası çıktığı dünya turnesinde grup her konserinde birbirinden farklı şarkı listeleriyle seyircinin karşısına çıkarak eski şarkılarından da demetler sunuyordu. Ülkemiz dinleyicisinin R.E.M.'e karşı ne çok yakından ne de çok uzaktan sergilediği tavrı bu konserde çok iyi gördük. Michael Stipe'ın hareketli yaklaşımı, Peter Buck'ın o "cool" görüntüsü ve grubun sevimli basçısı Mike Mills'in sempatik tavırları seyirciyi pek etkilemedi. "Automatic For The People" sonrası ülkemizde dinleyiciler açısından R.E.M.'e karşı sempatik tavırlar oluştu. Ülkemizde bu tavrı zamanla kaybeden R.E.M. dinleyicilerle zamanla arası açılmış gözüktü, bu duygu konserde o kadar belliydi ki yaşları belirli bir düzeye ulaşmış dinleyicilerin dışında şarkılara katılımı pek göremedik. Çok genç yaşlardaki dinleyiciler ise grubun sadece "Losing My Religion", "The One I Love", "Imitation of Life" ve "Drive" gibi şarkılarından haberdardı. 

Bu duygularla R.E.M. konsere çoğu konserdeki gibi "Accelerate" albümün giriş şarkısı "Living Well Is The Best Revenge" ile başladı. Michael Stipe'ın kıvır kıvır hareketli görüntüsü ve şarkının "rock" yapısı seyirciyi ilk başlarda tavladı ama devamı gelmedi maalesef... Sırada Dublin konserindeki gibi "So Fast, So Numb" vardı ve bu şarkı da R.E.M.'in "rock" yapısını gözler önüne seriyordu. "Monster" albümünün giriş çalışması "What's The Frequency Kenneth?" şarkısından Stipe daha sonra çok uzaklardan geldiklerini belirterek ülkesinin politik açıdan bir değişim geçirdiğini ve bundan memnun olduklarını dile getirdi. Stipe dinleyiciye "İstanbul seyircisinin yeni albümümüze verdiği tepkileri merak ediyoruz" diye haykırması da bir sınavın başlangıcıydı. Eleştirel sözleriyle "Accelerate" albümünden "Man-Sized Wreath" sınavı iyi atlatamadığımızın kanıtıydı. Dinleyici pek eşlik edemedi, daha doğrusu seyirci bu şarkıdan bihaberdi, ama bazı R.E.M. dinleyicilerinin de şarkıyı sahiplendiğini gözlemledik. Ardından "Automatic For The People" albümün liriksel açıdan en sert şarkısı "Ignoreland"ı yeniden seslendirdiler. Bu şarkı Reagan hükümetine bir eleştiri niteliğindeydi ve Stipe şarkı içerisinde bazı kelimeleri daha da vurgulayarak kendi hükümetlerine karşı bir tavır sergilediler. R.E.M. seçimlerde Demokrat Parti adayı Barack Obama'yı destekliyor ve bunun için Bruce Springsteen, John Mellencamp ve Pearl Jam gibi aktif bir şekilde çalışıp konserler veriyor.

                                   MIKE MILLS'İN KOVBOY ŞAPKASI


              R.E.M.'in konserde seslendirdiğin en ilginç şarkıysa "Documant" albümünün politik tavırlı şarkısı "Disturbance at the Heron House"du. Eski R.E.M. dinleyicileri bu şarkının çalınmasına inanamadılar ve gerçektende R.E.M. bu şarkıyı çok az konserde seslendiriyordu. Arkasından "Hollow Man" ve "Man On The Moon"soundtrack'inde yer alan, konserlerinin vazgeçilmez şarkısı "The Great Beyond" ile devam ettiler. Stipe çok hareketli olduğundan en önde duran izleyiciyi iyice tavlıyordu ama gelgelelim çok soğuk duran Peter Buck ve ara ara hareketlenen Mike Mills ise seyirci ile pek ilgilenmiyordu. Bunun tek sebebi dinleyici olmalıydı, çünkü şarkılara pek ilgi gösterilmiyordu. "New Adventures In Hi-Fi" albümün duygusal çalışması "Electrolite" kalabalığın bir anda hareketlenmesini sağladı. Bunun ardından yine çok az konserde seslendirdikleri "Sweetness Follows" gecenin durgun bölümlerinden birisiydi. "Bad Day" ve "Horse The Water"la biraz hareketlenilse bile bunun devamı gelmedi. Mike Mills konserin başından beri taktığı kovboy şapkasını hiç çıkarmadı ve güneyliliğini orada da gösterdi. 



Mike Mills R.E.M.'in görünüş olarak en sempatik elemanı ve çoğu R.E.M. albümlerinde Stipe dışında bazı şarkılarda vokallerde kendisi yer alıyor. Konserin devamında da 84 tarihli R.E.M. albümü "Reckoning"in sevimli yol şarkısı "(Don't Go Back To) Rockville"de de Stipe'dan vokali devraldı ve tıpkı Dublin konserindeki gibi seyirciyi coşturdu. "Reveal" albümün ağır yapıdaki şarkılarından birisi olan "She Just Wants To Be"den sonra R.E.M.'i kitlelere tanıtan en önemli şarkılardan birisi olan "The One I Love" bizi çok hareketlendirdi. Sonrasında ise en özel R.E.M. şarkılarından birisi olan ve dinlenilmesi çok beklenen "Fall on Me" bizi mest etmeye yetti. Mike Mills'in piyanonun başına geçmesiyle "Nightswimming" fırtınası yaşandı ve çok duygusal anların yaşanmasına sebep oldu. Ardından Stipe'ın Kurt Cobain'e ithaf ettiği "Let Me In" şarkısı da çoğu R.E.M. dinleyicisinin özel anlar geçirmesini sağladı. Artık her R.E.M. konserinin daimi şarkısı "I'm Gonna Dj" ve "Near Wild Heaven" ve "Losing My Religion" kırması "Imitation Of Life" ise ellerin havaya kalkmasına neden oldu. 

"Green" albümünün iyi şarkılarından "Orange Crush" ve son "Accelerate"in ilk single çalışması "Supernatural Superserious"la konserin artık son zamanlarına yaklaşır olduğunun habercisi gibiydi. "Losing My Religion" gecenin tepe noktasıydı ve hemen hemen herkes şarkıya eşlik etti. Konserin neredeyse sonuna geliyordu ki "Up" albümünün en bilinen çalışmalarından olan "Walk Unafraid", Greenpeace için yaptıkları "It's The End Of The World As We Know It (I Feel Fine)" ve gecenin son çalışması "Man On The Moon" o günkü ışıklı, denizli, boğaz görüntülü geceye noktayı koydu. Ünlü komedyen Andy Kaufman için yaptıkları bu şarkı gecenin belki de beklenen ikinci çalışmasıydı. Gönül isterdi ki "Everybody Hurts", "Near Wild Heaven", müthiş yol şarkısı "Cuyahoga", "The Sidewinder Sleeps Tonite" ve "The Wrong Child" gibi klasiklerini de dinleyebilseydik keşke ama bu kadarı da bize yeter diyerek evlerimizin yolunu tuttuk. S.O.S. İstanbul kapsamında bu bir başlangıçtı ve R.E.M. gibi bir gruba tanıklık ettik, ne olur ne olmaz bir bakarsınız bu etkinlik devam ederse organizatörler bir Pearl Jam için harekete geçebilirler, bunu da çok istiyoruz.

*siyahbeyaz dergisinde yayımlanmıştır.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder